Denetçiler site genel kurulunu toplantıya çağırabilir mi

 Artan inşaatlarla birlikte sitelerde de yaşanan sıkıntılarda günden güne artmaktadır. Tabiki bu sıkıntılar saymakla bitecek gibi değildir. Bunlardan birisi de sitede denetçi olan kişinin site genel kurulunu toplantıya çağırıp çağıramayacağıdır. 
Bu soru cevabını Kat Mülkiyeti Kanununun 29 ncu maddesinde bulmaktadır. 
KMK Madde 29 metn, aşağıdaki şekildedir. 

"C) Kat malikleri kurulunun toplantısı ve kararları:

I - Toplantı zamanı:

Madde 29 – Kat malikleri kurulu, yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim planında gösterilen zamanlarda, eğer böyle bir zaman gösterilmemişse, her takvim yılının ilk ayı içinde toplanır. (Ek cümle: 14/11/2007-5711/14 md.) Toplu yapılarda ise kurullar, en geç iki yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim plânlarında gösterilen zamanlarda, böyle bir zaman gösterilmemişse, ikinci takvim yılının ilk ayı içinde toplanır.

Önemli bir sebebin çıkması halinde, yöneticinin veya denetçinin veya kat maliklerinden üçte birinin istemi üzerine ve toplantı için istenilen tarihten en az onbeş gün önce bütün kat maliklerine imzalattırılacak bir çağrı veya bir taahhütlü mektupla, toplantı sebebi de bildirilmek şartiyle, kat malikleri kurulu her zaman toplanabilir.

İlk çağrı yapılırken, birinci toplantıda, yeter sayının sağlanamaması halinde, ikinci toplantının nerede ve hangi tarihte yapılacağı da belirtilir. (Ek cümle: 14/11/2007-5711/14 md.) İlk toplantı ile ikinci toplantı arasında bırakılacak zaman yedi günden az olamaz."

Yukarıda belirtilen 29'ncu maddenin 2'nci fıkrasında "önemli bir sebebin çıkması halinde" yöneticinin, denetçinin ya da kat maliklerinin üçte birinin istemi ile kat malikleri kurulunun her zaman toplana bileceği düzenleme altına alınmıştır. 

Ancak kanun metninde önemli sebeplerin neler olduğu sayılmamıştır. bu durumda yönetici, denetçi ya da kat maliklerinin üçte biri kendileri açısından önemli sayılan bir denenden dolayı her zaman kat maliklerinin toplantıya çağırabilecektir. 

Burada önemli olayın ne olduğuna ya da bahsedilen olayın önemli olup olmadığına, toplantı talep eden kişi karar verecektir. bu durumda yöneticisinin sebebin önemli olup olmadığı konusunda takdir hakkı yoktur. denetçinin ya da kat maliklerinin üçte birinin kendisine bildiriminden itibaren kanunda yazılı ilan şartlarına ve sürelerine uymak koşulu ile kat malikleri kurulunu toplantıya çağırmak zorundadır. 


Boşanma Davası Devam Ederken Taraflardan Birinin Kira Olan Ortak Konut İçin Tahliye Taahhüdü Vermesi Kusur Kabul Edilmektedir

 

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2023/5231

K. 2023/4846

T. 18.10.2023

DAVA : Taraflar arasındaki karşılılı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair istinaf itirazların esastan reddine, davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden kısmen kabulüyle yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

... erkek vekili dava ile cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasının reddine ilişkin kararın 19.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, tarafların yeniden bir araya gelmediğini, kadının iddilarını kabul etmediklerini, karşı davada hukuki yarar bulunmadığını beyanla, fiili ayrılık sebebi ile tarafların boşanmalarına, kadının taleplerinin ve karşı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ile karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde, erkeğin daha önce reddedilerek kesinleşen boşanma davasında erkeğin kusurunun sabit olduğunu, ayrıca boşanma davasının reddinden sonra tarafların kiracı olarak birlikte oturdukları aile konutunun maliki olan ev sahibine erkeğin tahliye taahhüdü vererek ev sahibi aracılığı ile İzmir 4.İcra Müdürlüğünün 2016/7 Sayılı takip dosyası ile müvekkilini ve kızını evden çıkarttırdığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, erkek kusurlu olduğundan asıl davanın reddine, fiili ayrılık nedeniyle açtıkları karşı davanın kabulüne ve tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, yoksulluk nafakasının üç yıl boyunca TÜFE oranında arttırılmasına, bu süre sonunda nafaka arttırım davası açma haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Karşıyaka 4. Aile Mahkemesi'nin 12.12.2017 tarih ve 2017/544 Esas 2017/846 Karar sayılı kararı ile davalı kadının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun kanıtlanamadığı, davacı erkeğin ise başka bir kadın ile ilişkisinin olduğu, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, davalı kadını küçük düşüren beyanlarda bulunduğu gerekçesi ile boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 19.01.2018 tarihinde kesinleştiği, asıl ve karşı davanın fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası olduğu, tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine göre, taraflar arasında görülen boşanma davasının reddinden sonra bir araya gelmedikleri, evlilik birliğinin yeniden kurulamadığı, halen ayrı yaşadıkları, fiili ayrılığa sebep olan olaylarda sadakat yükümlülüğünü ihlal eden, eşine hakaret eden, küçük düşürücü davranışlarda bulunan erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakası ile 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, kadının nafakanın üç yıl boyunca TÜFE oranında arttırılması talebinin reddine karar verilmiştir..

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... erkek vekili, kadının aynı sebebe dayalı açtığı karşı dava ile cevap dilekçesi ve karşı davasında aynı nedene dayalı nafaka ve tazminat talebinde bulunmasında hukuki yarar bulunmadığını, kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, miktarlarının ise fahiş olduğunu, aksi halde dahi miktarlarının indirilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili, boşanma kararı hariç müvekkili lehine hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olmadığını, davacı erkeğin reddedilen boşanma davasında kusurlu bulunmasının yanında, boşanma davasından sonra müvekkilini mağdur etmek için oturdukları aile konutu ile ilgili ev sahibi ile anlaşarak icra yolu ile müvekkilini evden çıkarttırdığını, hakkaniyete uygun tazminat ve nafaka verilmesi gerektiğini, kararın bu nedenlerle usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminatın miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası açmış olmasının, kadının da aynı sebebe dayalı olarak karşı boşanma davası açmasına engel olmadığı, karşı dava açılabilmesi için davalar arasında bağlantı olmasının yeterli olduğu gibi kadının cevap dilekçesinde maddî, manevî tazminat ile nafaka istemiş olmasının da karşı dava açmasına engel olmadığı, erkek tarafından açılarak ve reddedilerek kesinleşen boşanma davasını açarak fiili ayrılığı başlatan, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket eden, kadın aleyhine onu aşağılayacak şekilde facebook üzerinden paylaşımlarda ve onu küçük düşüren beyanlarda bulunan, fiili ayrılık döneminde ise, kiracı olarak oturulan ortak konut hakkında tahliye taahhüdü verip aleyhine takip başlatarak kadını ortak konutu tahliye etmeye zorlayan erkeğin, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, gerek reddedilen ve kesinleşen boşanma davasında gerekse bu davada kadından kaynaklanan ispat edilmiş bir kusurun ise bulunmadığı, buna göre erkeğin karşı davanın kabulü ve kusur belirlemesine yönelik istinaf itirazının yerinde olmadığı, kadının kusura esas alınan vakıalara ilişkin istinaf itirazının kabulüyle kusur gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, kusuru olmayan kadının düzenli ve sabit bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, kadın lehine yoksulluk nafakası takdir edilmesinin uygun olduğu, tarafların evli kaldıkları süre, ekonomik ve sosyal durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, kusur durumu dikkate alınarak takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, indirilmesini yada arttırılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının düşük ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesi ile kadının istinaf itirazının kusura esas alınan vakıa ile maddî ve manevî tazminat miktarı yönünden kısmen kabulüne, kararın hüküm ve gerekçesinin düzeltilmesine ve bu konularda yeniden esas hakkında karar verilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, kadın lehine 60.000,00TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının sair, erkeğin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... erkek vekili, kadının aynı sebebe dayalı açtığı karşı dava ile cevap dilekçesi ve karşı davasında aynı nedene dayalı nafaka ve tazminat talebinde bulunmasında hukuki yarar bulunmadığını, fiili ayrılık döneminde tahliye taahhüdü verilmesi ve icra takibi yapılması nedeni ile müvekkiline kusur izafe edilmesini kabul etmediklerini, kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, miktarlarının ise fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı karşılıklı açılan boşanma davalarından kadının karşı davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı, karşı davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 Sayılı Kanun'un 4. maddesi, 6. maddesi, 132. maddesi, 166. maddesinin dördüncü fıkrası, 174. ve 175. maddesi; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190. ve 194. maddesi, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370. ve 371. maddesi; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve 51. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.10.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Ortaklığın Giderilmesi Davalarında Avukatlar İçin Vekillik Ücreti Takdiri Gereklidir

 

T.C.

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1926/1

K. 1926/1

T. 29.12.1926

• ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVALARI ( Avukatlar İçin Vekillik Ücreti Takdiri Gerekeceği )

• VEKİLLİK ÜCRETİ TAKDİRİ GEREKECEĞİ ( Ortaklığın Giderilmesi Davaları )

11 Nisan 1329 ( 1913 ) günlü Sulh Hâkimleri Hakkında Kanunu Muvakkat m.20, 94 ( Bu yasa, 1086 s. HUMK. ile yürürlükten kaldırıldı. )

3 Nisan 1340 ( 1924 ) gün ve 460 s. Mahamat Kanunu m. 10 ( Bu yasa, 1938 gün ve 3499 s. Avukatlık Kanunu ile yürürlükten kaldırıldı. )

ÖZET : Ortaklığın giderilmesi ( izaleişüyu ) davalarında da avukatlar için vekillik ücreti takdiri gerekir.

DAVA : Üçüncü Hukuk Dairesi Riyasetinden verilen 12 kanunuevvel 926 ve 12 numaralı müzekkerede, izaleişüyu davalarının mahiyet ve hususiyeti itibariyle bu bapta verilen kararlarda ücreti vekalet takdirinin ekseriyetle kabul edilmesi takarrür etmiş iken bu kerre heyette kısmen tebeddül vukuu ile ademi kabul hususunda ekseriyet hasıl olmakla kanunu ahir mucibince Heyeti Umumiyece keyfiyetin bir karara raptı talep edilmesi üzerine azadan Ali Himmet Beyefendi tarafından içtihadın tebdiline saik olan sebepleri mutazammın evrak celp ve telhis ve nüshaları teksir ile Heyeti Umumiye tevdi edilmiş idi.

Birinci Reis İhsan Beyefendi, İkinci Hukuk Reisi Kamil Beyefendi, ikinci Ceza Reisi Emin Beyefendi, Birinci Ceza Reisi Semih Beyefendi, Üçüncü Ceza Reisi Vehbi Beyefendi, Nail Beyefendi, Esat Beyefendi, Mehmet Ali Münir Beyefendi, Ali Beyefendi, Sıtkı Beyefendi, Tahir Beyefendi, Osman Remzi Beyefendi, Abdullah Beyefendi, Mecdi Beyefendi, Asım Beyefendi, Bahri Beyefendi, Sait Beyefendi, Mehmet Beyefendi, Ali Rıza Beyefendi, Yusuf Cemal Beyefendi, Taha Beyefendi, Fahrettin Beyefendi, Ali Himmet Beyefendi, Tevfik Nazif Beyefendi, Kazım Beyefendi, Niyazi Beyefendi, Mehmet Abdullah Beyefendi, Reşat Beyefendi, Hüseyin Avni Beyefendi, Mehmet Niyazi Beyefendi, Halil Beyefendi, Halil Hilmi Beyefendi, ibrahim Beyefendi.

Bugün Heyeti Umumiye esamisi balada muharrer zevattan mürekkep olarak biliçtima heyete otuz üç zatın iştirak ettiği anlaşılan ve nisabı müzakere tahakkuk ettikten ve salifüzzikir müzekkere kıraat ve ihtilafı içtihadı mucip olan nukatı nazar dairei müşarünileyha azasından Mehmet, Asım ve Sıtkı Beyefendiler tarafından teşrih ve izah edilerek ihtilafı vakiin izaleişüyu davalarında ücreti vekaletin takdiri lazım gelip gelmeyeceği noktasına münhasır olduğu anlaşıldıktan ve izaleişüyu davalarında ücreti vekaletin masarifi kısmet kabilinden olmadığı ittifakla kabul edildikten sonra keyfiyet tetkik olundukta:

KARAR : Azadan Sait ve Cemal Beyefendiler izaleişüyu davaları sulh mahkemelerinde rüyet edilmekte olmasına ve Sulh Hakimleri Kanununun yirminci maddesinde tarafeynin akraba ve ehibbalarının ücretsiz olarak vekalet edebilecekleri musarrah bulunmasına ve doksan dördüncü maddede baro olan mahallerde dava vekillerin dahi kabul edilmeleri tecviz edilmiş ise de maddeteyni mezküreyin mucibince ücreti vekalet alamamaları lazım geleceğine nazaran mehakimi sulhiyede ücreti vekalet alınamayacağını ve azadan Abdullah ve Himmet Beyefendiler de gerçi kanunu mezkurun yirminci maddesinde tarafeynin akraba ve ehibbalarının ücretsiz vekalet edeceği musarrah ise de doksan dördüncü maddesinde baro teşekkül eden mahallerde dava vekillerinin kabulü tecviz edilerek ücret hakkında bir şey denilmemesine mebni ücrete müteallik ahkamı kanuniyenin tatbiki zaruri olacağını ve binaenaleyh ücreti vekaletin takdiri lazım geleceğini mütalaaten beyan etmeleriyle neticede :

Sulh Hakimleri Kanununun yirminci maddesinde tarafeynin akraba ve ehibbalarının ücretsiz olarak vekalet edecekleri tasrih ve takyit edilmiş iken muntazaman dava vekilleri cemiyetleri teşekkül eden mahallerde dava vekili ikamesini tecviz eden kanunu mezkürun doksan dördüncü maddesi ücret hakkında sakit olmasına ve muahharan neşir olunan Avukatlık Kanununun mesaii masrufeye nazaran mevaddı hukukiyede mahkumunbihin miktarı nazarı itibara alınarak ücreti vekaletin takdiri lüzumunu müş'ir olan onuncu maddesi ahkamı da mutlak bulunmasına mebni izaleişüyu davalarında sarahati kanuniye dairesinde avukatlar için ücreti vekalet takdiri lazım geleceği on bir reyi muhalife mukabil yirmi iki reyle ve mevcudun üçte ikisinin ittifakiyle karargir olmuştur. 29 kanunuevvel 1926.

VEKALET ÜCRETİ ALACAKLARI BİLİRKİŞİ RAPORU ÖRNEĞİ

B   İ    L   İ    R    K    İ    Ş    İ        R    A    P    O    R    U    

                                                                                                    30.11.2015    

     

XXX 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

 

Dosya No             :   XXX Esas

Davacı                  :  XXX

Vekili                    : Av. XXX

Davalı                   : XXXX

Vekili                    : Av. XXXXX

Konu                    : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

 

Mahkemenizin yukarıda numarası ve tarafları yazılı dava dosyasından resen bilirkişi olarak görevlendirilmiş olup dosya tarafımıza verilmekle yapmış olduğumuz inceleme neticesinde hazırlamış olduğumuz raporumuzu saygılarımızla sayın mahkemenize sunmaktayız.

 

Davacının Talebi        :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından davacıya verilen vekaletnameye dayanarak, dava dilekçesinde belirtilen dava dosyaları ile icra takip dosyalarının davacı tarafından takip edildiğini, davacının biten icra takip dosyaları ve dava dosyalarından kaynaklanan vekalet ücretini davalıdan talep ettiğini, ancak ödenmediğini, bunun üzerine davacı tarafından bu alacakların ödenmesi için XXX 9. Noterliği’nin 1XXX tarih XXX yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalıya keşide edilen bu ihtarname üzerine  davacıya  XXX 1. Noterliği’nin 2XXX tarih  XXX yevmiye numaralı azilnamesinin gönderildiğini, Avukatlık kanununun ilgili maddeleri gereğince davacıya hak ettiği vekalet ücretlerinin ödenmesi gerektiğini, davalının sırf davacının vekalet ücreti ve masraf alacaklarını istediği için azilname gönderdiğini, bu şekilde davacının avukatlık ücretlerini almasını engellediğini, bu nedenle hem davalı tarafından ödenmesi gereken vekalet ücretinin hem de karşı taraf vekalet ücretlerinin yargılama giderleri ve yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davacı cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının cevaplarını kabul etmediğini, dava konusu dosyaların vekalet ücretlerinin ve masraflarının ödenmesi hususunda davalı ile anlaşma konusunda çaba gösterildiğini ancak davalının anlaşmaya yanaşmadığını, bunun üzerine XXX 9. Noterliğinin  XXX yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bu alacakların talep edildiğini, vekalet ücretlerinin istemesi nedeni ile davalının azilname gönderdiğini, davalının haksız olarak kendisini kusurlu göstermeye çalıştığını, dosyaları sürüncemede bıraktığı ve masrafları iade etmediği hususunun gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle Avukatlık Kanunu ve Yargıtay içtihatlarına göre hak etmiş olduğu avukatlık ücretlerinin kendisine ödenmesi gerektiğini beyan etmiştir.   

 

Davalının savunması             :

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında 2005 yılından buya devam eden sözlü bir vekalet ilişkisinin olduğunu, bu avukatlık ilişkisinin “avukatın açtığı icra takiplerinde ilk açılış masraflarını kendisi yapacak, araç yakalama/taşınmaz satış ihale ve benzeri masrafları koop. Karşılayacak ve icra dosyaları açıldıktan sonra takip işlerini kooperatifçe yapılması nedeniyle kooperatiften ücret alınmayacak mahkeme ve icra dairelerinden karşı tarafa yükletilen vekalet ücretlerinin ücret olarak kabul edilmesi” şeklinde sürdürüldüğünü, davalı tarafından davacının verilen iş ve işlemlerin sürüncemede bırakılması, alınan avansların iade edilmemesi, icra dosyalarında yapılması gereken işlemlerin yapılmaması nedeni ile azil edildiğini, bu nedenle yapılan azlin haklı olduğu, 01.01.2011 tarihinden başlamak üzere aylık serbest meslek makbuzu karşılığı olarak iş ve işlemleri takip ettiğini, bedelinin aylık olarak aldığını, bu nedenlerle açılan davanın reddini savunmuştur. 

Davalı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle ; davacının görevini tam olarak yapmadığını, dosyaları takipsiz bıraktığını, dosyaların iddia edildiği gibi tahsil edilmiş olması halinde bunların karşı vekalet ücretlerinin de alınmış olmasının gerektiğini, dava önceki belirttiği şekilde davacı ile aralarında olan avukatlık ilişkisi nedeni ile bu dosyalardan vekalet ücreti ödenmediğini, tahsil ettiği ve kapattığı dosyaların vekalet ücretlerini tahsil etmiş olması gerektiğini,  bu nedenlerle davanın reddi gerektiği beyanında bulunmuştur.

 

DELİLLER    :

Ø  XXX  Noterliği nin 13.09.2013 tarih 19476 yevmiye numaralı ihtarnamesi,

Ø  XXX Noterliği’nin 23.09.2013 tarih 22699 yevmiye numaralı azilnamesi,

Ø  XXX Noterliği’ nin 23.09.2013 tarih 22700 yevmiye numaralı ihtarnamesi,

 

Ø  XXXX İcra Müdürlüğünün;

2011/3902 – 7987 – 9676 – 9680 – 9682 – 9678 – 1439 – 10336  – 9677 – 3916 -1436 – 9853 – 7484 – 3914 – 9681 – 3898 – 1438 – 9679 – 3894 – 1437

2007/991 sayılı takip dosyaları,

 

Ø  XXXX  İcra Müdürlüğünün

2010/12892- – 2006/7805 –

2012/12591 sayılı takip dosyaları,

 

Ø  XXXX  İcra Müdürlüğünün;

 2009/13470-11214-11215-11209-4327-4337-4325-4330-11207-11205-4326-4329-11202-4328-11208-11211-

2010/9815-

2013/8802-8801-7710-7711-7713-8796 sayılı takip dosyaları,

 

Ø  XXX İcra Müdürlüğünün;

 2012/12949-12943-12944-3898-12117-8699-8698-7038-7039-12894-12946-11490-11597-10776-10777-6562-6563-6566-6565-6558-6581-6564-6561-6554-6555-12897-10535-10536-9839-8695-12945-12948-12118

2007/1586-

2005/6688-

2006/10228- sayılı takip dosyaları,

 

Ø  XXX  İcra Müdürlüğünün;

2010/2655-2656-2652-2646-2648-12848-12666-11690-11691-11699-11698-11694-7701-11695-9814-9816-9794-9792-9798-9793-9796-7710-7707-3451-2650-12688-12668-12687-9815-12669-12686-12683 - 11692-11693-12684-2654

2013/1759-2468-1760-792-224-223-7705-7704-4806-3280-3279-3276-1758-1756-1754-1752-1761-1329-1583-1580-1576-1577-1575-229-225-1692-222

2006/3318 sayılı takip dosyaları,

 

Ø  XXX  İcra Müdürlüğünün;

2005/5363-9882-9841-

2006/2934 – 2933 –

2007/547-548- sayılı takip dosyaları,

 ...

TANIK ANLATIMLARI

 Davalı tanığı TXXX beyanında; taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin ne şekilde yapıldığı konusunda bilgisinin olmadığını, davalı ile kendisi arasında yapılan önceki ve şimdiki sözleşmede masrafların davalı tarafından karşılandığını, ara ara avans verildiğini, tahsil edilenler ile avansı kapattıklarını, karşı taraftan da vekalet ücreti aldıklarını, yine tanıklardan İsmail Korkmaz’ın son dönemde kendisi ile çalışan avukat olduğunu,  taraflar arasındaki dava konusu hakkında bilgisinin olmadığını, iddia konusu davacı alacağının varlığı, miktarı ve sorunun ne şekilde oluştuğu hususunda bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.

Davalı tanığı F XXX  beyanında,  taraflar arasında yapıldığı iddia edilen sözleşmenin ne şekilde yapıldığı konusunda bilgisinin olmadığını ancak kendisi ve diğer avukatlarla yapılan sözleşme ile aynı yönde olduğunu tahmin ettiğini, davalıdan alınan görev ve avans kapsamında icra işlemlerini yasal mevzuat çerçevesinde sürdürdüklerini, borcu tahsil ettiklerinde alınması gereken yasal vekalet ücretini aldıklarını, davalıya verilecek alacak ve ferileri de hesaplanarak kendilerine ödendiğini, bazen de borçlunun haricen ödeme yapması halinde yine alacaklarının kendilerine ödendiğini ya da borçlunun yönlendirilerek kendilerine ödeme yapıldığını beyan etmiştir.

            XXX tarihli celsede, davalı taraf XXX ve XXX’ ın tanıklığından vazgeçtiğini beyan etmiştir.

            Dosyada başkaca tanık dinlenilmemiştir.

            Dava dosyasına sunulu bulunan deliller arasında davacı ile davalı arasındaki ödemelere ilişkin yazılı belgeler sunulu bulunmadığından ödemelere ilişkin her hangi bir inceleme ve tespit yapılamamıştır. Bu nedenle davacının hak ettiği ücretlerin kendisine ödenmediği kabul edilerek davacı yararına vekalet ücreti hesabı yapılacaktır.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME

              HMK’nın 266 ve devamı maddeleri gereği dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerin hukuksal değerlendirmesi ve takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere, davanın esasından ayrı teknik detayda hesaba yönelik kanıtların bilirkişilik görevi kapsamında değerlendirilmesi sonucunda;

 YASAL DÜZENLEMELER

             Avukatlık Kanunu Madde 163 – Avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin belli bir hukukî yardımı ve meblâğı yahut değeri kapsaması gerekir. Yazılı olmayan anlaşmalar, genel hükümlere göre ispatlanır. Yasaya aykırı olmayan şarta bağlı sözleşmeler geçerlidir.

Avukatlık Kanunu Madde 164 --  “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”

Madde 171 –Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.

Madde 173 – Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kararlaştırılan avukatlık ücreti yalnızca avukatın üzerine almış olduğu işin karşılığı olup, mukabil dava, bağlantı ve ilişki bulunsa bile başka dava ve icra kovuşturmaları veya her türlü hukuki yardımlar ayrı ücrete tabidir. Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harc ve giderler iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekte avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için, yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerektir. Avukatın iş için yapacağı yolculuk masrafları ve bulunduğu yerden ayrılma tazminatı, anlaşma gereğince iş sahibi tarafından ayrıca ödenir. Bu giderler peşin olarak ödenmedikçe avukat yolculuğa zorlanamaz. Bu hükmün aksine sözleşme yapılabilir

Madde 174 – Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.

   KUSUR VE AZLİN NİTELİĞİ YÖNÜNDEKİ TESPİT

             Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeler ve yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre; vekalet sözleşmesi karşılıklı güvene dayalı bir sözleşmedir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 512/1. maddesine göre, müvekkilin vekilini azletmesi veya vekilin vekillikten istifa etmesi her zaman mümkündür. Bu hükme göre; vekalet sözleşmesi, her iki tarafça da, belirli bir sebep gösterilmesine gerek olmaksızın, tek taraflı irade beyanıyla her zaman ortadan kaldırılabilir. Söz konusu irade beyanı, karşı tarafa ulaşmakla, geleceğe yönelik olarak hükümlerini hemen doğurur. Hizmet sözleşmesinden farklı olarak, vekalet sözleşmesinde bu hakkın kullanılması, haklı bir nedene dayanmak zorunda olmadığı gibi bir süreyle sınırlı da değildir. Türk Borçlar Kanunu'nun azil veya istifa konusundaki bir irade bildirimine bağladığı tek sonuç, azil veya istifanın uygun olmayan bir zamanda gerçekleşmiş olması halinde, diğer tarafın bundan dolayı uğradığı zararı tazmin yükümlülüğüdür.

Öte yandan 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’ nun 174. maddesi, davaya vekalette azil veya istifaya, bunların haklı nedenlere dayalı olup olmamasına göre değişen, farklı sonuçlar bağlamaktadır. Anılan madde uyarınca üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. 1136 Sayılı Kanunun 174. maddesine göre avukat haklı bir sebeple azledildiği takdirde ücrete hak kazanamaz ise de haksız azil halinde; anılan madde uyarınca avukatlık ücretinin tamamının ödenmesi gerekmektedir.

            Avukat olan vekilin, müvekkiline hukuki yardımını en iyi ve kapsamlı şekilde yapmak zorunda olduğu gibi, işi sadakat ve özenle yapmak zorundadır. Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etmelidir. Vekil üstlendiği işi görürken, amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca varmak için yaptığı çalışmalardan ve takip ettiği yolun özenle seçilip, görülmemesinden sorumludur. Vekâlet sözleşmesinden doğan edimlerin gereği gibi ifa edilmediği konusunda ispat yükü vekâlet verende olup; vekâlet veren, gider ve avansları ödeme borcundan kurtulmak için vekâletin gereği gibi ifa edilmediğini kanıtlamalıdır. Dava dosyası ve ekleri incelendiğinde davacının azlinin, kendi ihmalinden ya da kusurundan kaynaklandığına ilişkin bir delile dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Yine, davacının üstlendiği işin görülmesinde amaçlanan sonucun elde edilmesi için yaptığı çalışmalarında ve takip ettiği yolun özenle seçilip görülmesinde hukuka aykırı bir duruma da rastlanmamıştır. Böylece davalı tarafından yapılan azlin haksız azil olduğu kanaatine varılmıştır.

c)      VEKALET ÜCRETİ YÖNÜNDEN

      Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.


            Vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre hesaplanır. Bu ücretin belirlenmesinde avukatın emeği, çabası, işin önemi ve niteliği göz önünde tutulur. Dava ve icra takibini hangi aşamada olursa olsun kabul eden avukat vekalet ücretinin tamamına hak kazanır. Tarife hükümleri gereğince hesaplanacak ücret, avukat ile takip edilen dava ve icra taleplerinde, avukatın bu dava ile takiplere hangi tarihte katıldığına bakılmaksızın dava ve takip tarihlerinde yürürlükte olan tarifeye göre dava ve takibin konusu esas alınarak ayrı ayrı hesaplanır. Hukuki yardımların konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hallerde avukatlık ücreti, tarifenin üçüncü kısmına göre, diğer bir ifade ile hukuki yardımın para ile değerlendirilebilen konusuna göre nispi olarak belirlenir

            Öte yandan, hukuki yardımın konusu para ile değerlendirilemiyorsa avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısım ikinci bölümüne göre, diğer bir ifade ile maktu olarak belirlenir. Kaldı ki, yargı yerlerinde, icra ve iflas dairelerinde yapılan ve konusu para olsa veya para ile değerlendirilebilse bile maktu ücrete bağlı işler tarifenin ikinci kısım birinci bölümünde ayrıca belirtilmiştir. Bunlar, görülmekte olan bir dava içinde olmamak koşuluyla ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi işleri; ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işler ile ortaklığın giderilmesi ve taksim davalarıdır. Sayılan bu hallerde avukatlık ücreti yine maktu olarak belirlenecektir. 

            *Davacı avukatın davalı tarafından haksız olarak azledildiği konusundaki kanaatimiz ve taraflar arasında vekalet ücretine dair bir sözleşme bulunmadığı hususu da gözetilerek davacı avukatın 1136 Sayılı Kanunun ilgili maddeleri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hak kazanacağı kanat ve tespitine varıldığından davacı yararına avukatlık ücreti hesaplaması yapılacaktır.   

            *Avukat olan vekil, müvekkiline hukuki yardımını en iyi ve kapsamlı şekilde yapmak zorunda olduğu gibi, işi sadakat ve özenle yapmak zorundadır. Vekil üstlendiği işi görürken, amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca varmak için yaptığı çalışmalardan ve takip ettiği yolun özenle seçilip, görülmemesinden sorumludur. Bu nedenle, salt takip dosyası açılarak, alacağın tahsiline yönelik başkaca işlemlerin yapılmamış olduğu takip dosyaları açısından davacının vekalet ücretine hak kazanamayacağı tespit edildiğinden bu tür dosyalar için hesaplanan vekalet ücretleri hesaplamadan düşülecektir.  

Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve dava dosyasına sunulu bulunan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda;

-Başlatılan ve takip edilen icra takip dosyaları açısından davacı lehine vekalet ücreti hesabı yapılacak,

-Salt icra takip dosyası açılarak, alacağın tahsiline yönelik olan işlemlerin yapılmamış olduğu takip dosyaları açısından vekalet ücreti hesabı yapılacak olup, bu tutar davacının toplam hak ettiği vekalet ücreti tutarından düşülecektir.

            ***Delil listesinde yer alıp da tarafımıza teslim edilmeyen dosyalar hesaplamaya dahil edilmemiştir.

KARŞI TARAF VEKALET ÜCRETİ YÖNÜNDEN TESPİT

            Avukatlık Kanunu´nun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup, davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar.  Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan davacı vekil, müvekkilinden bu ücret alacağını isteyemez. (Yargıtay içtihatlarına göre, kural böyle olmakla birlikte, bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanunu´nun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle TMK´nın 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir.)

            Yukarıdaki açıklamalarımız ışığında ve dava dosyasına sunulu bulunan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, nihai takdir hakkı sayın mahkemeye ait olmak üzere incelenen dosyalar için, tam tahsil ya da haricen tahsil edilen dosyalar açısından karşı vekalet ücretinin tamamı, kısmi tahsil edilen dosyalar açısından ise kısmi tahsilat üzerinden karşı vekalet ücreti hesabı yapılacaktır.

a)      HESAPLAMALAR

v  XXX  İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DOSYALARININ İNCELEMESİNDE,

 

Dosya no

XXX .icra Müdürlüğü 2011/1439 esas

Alacaklı

Borçlu

Borç miktarı

22.526,32 TL (Takip Tarihi itibarı ile )

Durumu

11.02.2011 Tarihinde takibin başlatıldığı, alacağın tahsiline yönelik İşlemlerin yapılmış olduğu, son işlem tarihi 24.12.2012 olduğu tespit edilmiştir.

Vekalet ücreti

Takip dosyası nedeni ile davacının hak edeceği vekalet ücreti A.A.Ü.T. ilgili hükümleri gereği 2.703,16.-TL’dir.

 

Dosya no


Borçlu

Borç miktarı

5.238,36 TL (Takip Tarihi itibarı ile )

Durumu

15.11.20011 Tarihinde takibin başlatıldığı, alacağın tahsiline yönelik İşlemlerin yapılmış olduğu, son işlem tarihi 27.08.2013 olduğu tespit edilmiştir.

Vekalet ücreti

Takip dosyası nedeni ile davacının hak edeceği vekalet ücreti A.A.Ü.T. ilgili hükümleri gereği 628,60.-TL’dir.

  

Dosya no

Alacaklı

Borçlu

Borç miktarı

2.724,60 TL (Takip Tarihi itibarı ile )

Durumu

17.11.2011 Tarihinde takibin başlatıldığı, dosyanın haricen tahsil edildiği tespit edilmiştir.

Vekalet ücreti

Takip dosyası nedeni ile davacının hak edeceği vekalet ücreti A.A.Ü.T. ilgili hükümleri gereği 326,95.-TL’dir.

 

Takip dosyası haricen tahsil edildiğinden davacını hak edeceği karşı vekalet ücreti 326,95 TL’dir.

 


KARŞILAŞTIRMA TABLOSU

ALACAĞIN CİNSİ

HESAPLANAN (Brüt)

TALEP EDİLEN (Brüt)

BAKİYE (Brüt)

Vekalet Ücreti ve Karşı Vekalet Ücreti

180.145,94 TL

20.000,00 TL

160.145,94 TL

S     O       N       U      Ç

  Hukuki durumun ve delillerin takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden ve HMK Madde 26’da düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereğince;

  Davacının davasının kabulüne karar verilmesi halinde, davacının hak edeceği vekalet ücreti ve karşı vekalet ücreti toplamı yukarıdaki karşılaştırma tablosunda gösterildiği gibidir.

  Tespit ve kanaatimizi sayın mahkemenizin takdirine saygılarımız ile arz ederiz. 

 

Hukukçu Bilirkişi                                                      Hukukçu Bilirkişi

                        Av. FXXX                                                                         Av. MXXXX