Limited Şirket Temsil ve İlzam Kararı Örneği

Limited şirketler için temsilci atama kararı örneğidir. 

Karar tarihi                             :
Karar no                                 : 2016/3
Karar konusu                         : Şirketin temsil ve ilzamı hakkında
Toplantıya Katılanlar            : ..................

            Şirket genel kurulu şirket merkezinde toplanarak şirketin temsili ve ilzamı konusunda aşağıdaki kararı oy birliği alınmıştır.

Şirketi müdürler temsil ederler. Şirketi ilzam edecek imzalar genel kurul tarafından tesbit, tescil ve ilan olunur.

Aksi karar alınana kadar, şirket ortaklarından .........., şirket müdürü olarak seçilmiş olup, şirketi, tüm resmi dairelerde, müesseselerde, bankalarda, tapuda, vergi dairelerinde, bakanlıklarda, bakanlıklara bağlı kuruluşlarda, defterdarlıklarda, belediyelerde, PTT de, noterlerde, derneklerde, vakıflarda, ticaret sicili müdürlüklerinde ve değer sicil müdürlüklerinde, odalarda ve sair bil cümle kurum ve kuruluşlarda, mahkemelerde, hakiki ve hükmi şahıslar nezdinde yapılacak işlerde, para çekme ve tahsilatlarda, para yatırmalarda, tediyelere, çek, senet, poliçe, sözleşme mukavele imzalamaya, beyanname ve taahhütname vermeye, dilekçe ve sair evrakları tanzim ve ibraz etmeye, şirketi her yerde her sıfatla temsil ve ilzama, şirketin iştigal konuları ile ilgili işlemlerde ifa ve ikmal edilmeleri hususunda, menkul ve gayri menkul alım ve satımı konularında, şirket adına banka hesabı açmaya, açılmış hesapları kapattırmaya, ahzu kabza, ipotek kabulü, ipotek tesisi, teminat mektupları alımı, çözdürülmesi, POS cihazları almaya, Kredi kullanmaya, Şirketi borçlandırmaya, ihalelere katılmaya, açılmış davalar ve icra takiplerinde anlaşmaya, sulh ve ibraya, feragate, şirkete ait araç alımı ve satımı konularında, şirket adına her türlü işlerin ve işlemlerin yapılması hususunda şirketi temsil ve ilzama şirket ana sözleşmesinin temsil maddeleri gereği münferit imzası ile yetkili kılınmasına,
Bu karar doğrultusunda imza sirküleri çıkartılmasına ve bu kararın tescil ve ilanına oy birliği ile karar verilmiştir.

ORTAK

........................

İsim Değişikliği Davası Dilekçe Örneği

ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

DAVACILAR            : isim soy isim TC No
  adres : 
DAVALI                    : Nüfus Müdürlüğü
KONU                        : Adın değiştirilmesi istemidir.
AÇIKLAMALAR      :

1- ...İli, .....İlçesi, .....Mahallesi, .....Cilt No, ......Aile Sra No ve .....Sıra No da kayıtlı olan ....isminin  .........olarak değiştirmek istemekteyiz.

2-Adım nüfus kayıtlarında ....olarak kayıtlı olsa da, gerek yaşadığım çevremde ve gerekse tüm aile ve arkadaş ortamında adım .......olarak bilinmekte ve bu şekilde hitap edilmektedir.  Tüm çevrem tarafından adım .......olarak bilinmektedir.

3-...olan ismimi küçüklüğümden beri alay konusu olması nedeni ile kullanmamaktayım. ...olan adım ile bazen arkadaşlarım, özellikle erkek olanlar, bazen de içinde bulunduğum çevrelerde alay konu yapılmaktadır. Adımın ...olması ve .....de Muğla İlinin ilçesi olmasından dolayı sürekli “sana otobüs ile gelelim mi, yol parası kaç lira” gibi ve buna benzer bazen de daha aşağılayıcı bir şekilde söylemlerle karşı karşıya kalmaktayım.

Yasal Nedenler : MK,HMK Ve İlgili Mevzuat

Deliller              : Nüfus kaydı, tanık anlatımları ve yasal her türlü delil,
Tanıklarımız:
1-     .............
                                                                                             .
2-     .............: .

Sonuç              : Belirttiğim nedenlerle haklı davamın kabulüne ve ....olan ismimin ........olarak değiştirilmesine ve bu şekilde nüfusa kayıt edilmesine karar verilmesini arz ederim.                    
                                                                                                                      davacı  .........

Trafik Ceza Tutanağına İdari yargıda İtiraz

HUKUK BÖLÜMÜ

Esas : 1999/44

Karar : 1999/45

Tarih : 06.12.1999
İDARİ PARA CEZASININ İPTALİ (Tankere Yüklenmesi Gerekenden Fazla Akaryakıt Yüklenmesi Nedeniyle Kesilen Para Cezasının İptali İçin Açılan Davanın İdari Yargı Yerinde Görülmesi)
KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNA MUHALEFET (Tankere Yüklenmesi Gerekenden Fazla Akaryakıt Yüklenmesi Nedeniyle Kesilen Para Cezasının İptali İçin Açılan Davanın İdari Yargı Yerinde Görülmesi)
TRAFİK KURALLARINA AYKIRI HAREKET (İdarece Verilen Para Cezasının İptali İçin Açılan Davanın İdari Yargı Yerinde Görülmesi)

2577 Sa.Ka.15
2576 Sa.Ka.6
2918 Sa.Ka.65, 116
2247 Sa.Ka.14
2918 sayılı yasa`da idarece uygulanması öngörülen idari para cezasınıniptali istemiyle açılan davanın, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir.


DAVA VE KARAR:
HUKUK BÖLÜMÜ KARARI:

Akaryakıt dağıtımı alanında faaliyet gösteren BP AkaryakıtOrtaklığı tarafından, sevk irsaliyesinde gösterilen 21.700 litre miktarındaakaryakıt yüklenmiş olan bayie ait 31 FD 126 plakalı tankerin, seyir halindebulunduğu E 91 karayolu üzerinde 14.7.1997 günü Hatay Bölge Trafikyetkililerince denetlenmesi sonucunda, ruhsatına göre 17.160 Kg. yüklenmesigerekirken sevk irsaliyesi ile belli 21.700 Kg. 4512 yüklendiği nedeniyle,2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`nun 65/5. maddesine göre, adıgeçenOrtaklığın 72,000,000.- lira para cezası ile cezalandırıldığı yolunda trafikceza tutanağı düzenlenmiştir.

Ortaklık tarafından, sevk irsaliyesinde miktarların litre cinsindengösterildiği, 21.700 litre olan akaryakıtın 16.423 kilograma tekabül ettiği,dolayısıyla ruhsatta belirtilen 17.100 kilogramlık istiab haddinin aşılmadığıileri sürülerek, dilekçede 70,000,000.- lira olduğu ifade edilen, haklarındapara cezası tertibine ilişkin trafik ceza tutanağının iptali istemiyle,4.8.1997 gününde adli yargı yerine itiraz edilmiştir.

HATAY SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.8.1997 gün ve E: 1997/786, K: 1997/ 959 sayıile, Karayolları Trafik Kanunu`nun 115. maddesinin son fıkrasına göre, 116.maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezaları ilemahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ait olan hükümlerin kesinolduğu; Yargıtay 2. Ceza Dairesi`nin 24.1.1992 gün ve E: 1992/382, K: 1992/714sayılı ilamına göre, idari para cezaları için adli yargıya 116/1. maddedekieylemle ilgili ve sınırlı olarak yetki ve görev verildiği; müsnet olaya konutrafik suç tutanağının düzenlenme şeklinin Trafik Kanunu`nun 116/1. maddesineuygun bulunmadığı; bu nedenle, hakkında Kanun`un 65/5. maddesine göre tutanakdüzenlenip idari para cezası tayin edilen BP Akaryakıt Ortaklığının itirazınıincelemenin adli yargının görev ve yetki alanı dışında kaldığı gerekçesiyle,kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.

Davacı Şirketçe, aynı istekle, 13.11.1997 gününde idari yargı yerine(vergi mahkemesine) dava açılmıştır.

Hatay 1. Vergi Mahkemesi; 5.12.1997 gün ve E: 1997/507, K: 1997/408 sayıile, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler niteliği taşımayan,dolayısıyla 2576 sayılı Yasanın 6/a. maddesinde belirtilen konuların dışındakaldığından çözümlenmesiMahkemelerinin görevine girmeyen davanın, 2577 sayılı İ.Y.U.K.`nun 15/1-a.maddesi uyarınca reddine ve dava dosyasının görevli ve yetkili Adana İdareMahkemesi`ne gönderilmesine karar vermiştir.

ADANA 1. İDARE MAHKEMESİ; 17.3.1999 gün ve E: 1998/74, K: 1999/256 sayıile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`nun "Bu Kanundaki suçlarla ilgilidavalara bakacak mahkemeler ve yetkileri" başlıklı 112. maddesinde "BuKanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını,belgelerin geri alınması ve iptali cezasını gerektiren suçlarla ilgilidavalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilensulh ceza mahkemelerinde bakılır." kuralına yer verildiği; bu durumda, 2918sayılı Yasa`nın 65/5. maddesi dayanak gösterilerek düzenlenen trafik paracezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevinegirdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar temyiz edilmeyerekkesinleşmiştir.

Davacı Şirket vekilinin 7.9.1999 gününde mahkeme kaydına giren dilekçesiüzerine dava dosyası, anılan Mahkeme Başkanlığının 21.9.1999 günlü, 1998/74sayılı yazısı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiş olup,böylece adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa`nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü`nün, AliHÜNER`in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU,Bekir AKSOYLU, Mustafa BİRDEN, Dr. Erol ALPAR ve Ertuğrul TAKA`nınkatılımlarıyla yapılan 6/12/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsaYEĞENOĞLU`nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporuile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilenYargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı O. CemERBÜK`ün davanın çözümünün idari yargının görevine girdiği yolundaki yazılıaçıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
SONUÇava, 2918 sayılı Yasa`nın değişik 65. maddesinin değişik beşincifıkrasına göre trafik zabıtasınca düzenlenen para cezasına ilişkin trafik cezatutanağının iptali isteminden ibarettir.

Uyuşmazlığın esasını, trafik zabıtasınca uygulanan cezalarla ilgilidavalara adli yada idari yargı yerlerinden hangisinin bakacağı hususuoluşturduğundan, ilgili yasal düzenlemenin ceza uygulamasına ilişkinsistematiğinin incelenmesi gerekmektedir.

13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile getirilensistemde, karayolları üzerinde yolcuları, yayaları ve trafiği tehlikeye sokanve suç oluşturan fiiller, esas itibariyle, iki grupta ele alınmış; bir kısmınatrafik zabıtasınca para cezası, diğerlerine mahkemelerce hafif para cezasıveya bu cezanın yanında hafif hapis cezası, belgelerin geri alınması ve iptalicezası veya işyerlerinin kapatılması cezası verilmesi öngörülmüştür.

İdarenin organları eliyle idari usullere göre uygulanması ve idarehukukunun bir müeyyidesi olması nedeniyle, idari işlem niteliğini taşıyan vebu yönüyle adli cezalardan ayrılan idari cezaların yargısal denetiminde, kuralolarak, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

Ancak, yasakoyucu tarafından, idari cezalara karşı ilgililerin sadeceyapılan tespitin gerçeğe aykırılığı ile maddi ağır yanlışlıklar bulunduğunuileri sürerek yapacakları itirazlarda, ülke genelinde yaygın teşkilata sahipolması ve sade bir usulle incelenerek kesin kararlarla süratlesonuçlandırılması gibi pratik düşüncelerle, adli yargı yerinin görevlikılınması olanaklı olup; bu halde, yetkili mahkemenin adli yargı yeriolduğunun ilgili yasada açıkça belirtilmesi gerekir.

2918 sayılı Yasa`nın "Adli Kovuşturma ve Cezaların Uygulanması" başlığınıtaşıyan Dokuzuncu Kısmı, iki ayrı Bölüm halinde düzenlenmiş; Adli Kovuşturma"başlıklı Birinci Bölümde yer alan 112. maddede, bu Kanundaki suçlarla ilgilidavalara bakacakmahkemeler ve yetkileri belirlenmiş olup, anılan maddenin birinci fıkrasında"Bu Kanundaki; hafif para cezasını veya bununla birlikte hafif hapis cezasını,belgelerin geri alınması ve iptali cezasını veya işyerlerinin kapatılmasıcezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunlarınbulunmadığı yerlerde yetki verilen sulh ceza mahkemelerinde bakılır." hükmüneyer verilmiştir.

"Cezaların Uygulanması" başlıklı İkinci Bölümde yer alan 115. maddede,116. maddede öngörülen itiraza ilişkin hüküm saklı kalmak üzere, para cezalarıile mahkemelerce verilen ve sadece hafif para cezalarına ilişkin olanhükümlerin kesin olduğu; 116. maddede, trafik kural ve yasaklarına aykırıdavranışları belirlenen ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescilplakalarına göre trafik zabıtasınca tutanak düzenleneceği ve trafikzabıtasının yetkisi dahilindeki para cezalarına karşı araç sahiplerinincezanın tebliğinden itibaren yedi gün içinde "yetkili mahkemeye" itirazedebileceği ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükmebağlanmıştır.

Bu hükümlerden, 2918 sayılı Yasa`da öngörülen cezaların büyük ölçüde adliceza kapsamında düşünülerek Hakim tarafından verilmesi esasının benimsendiği;para cezaları olarak bahsi geçen idari cezaların kesin olduğuna işaret edilmeksuretiyle bu cezalara karşı itiraz yolunun kapalı tutulduğu; ancak, sadece116. madde kapsamında bulunan idari para cezası ile ilgili ve sınırlı olarakitirazı incelemekle adli yargının yetkili ve görevli kılındığıanlaşılmaktadır.

Ne var ki; yasakoyucu tarafından, mahkemeler tarafından verilen hafifhapis cezalarının genellikle 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 4.maddesi gereğince hafif para cezasına çevrildiği; mahkemelerce sanıklar iletutanak düzenleyen görevlilerin duruşmaya çağrılarak dinlenmesi nedeniylezaman kaybının doğduğu gerekçesiyle ve Devlet hizmetlerinin süratli, verimlive ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak, mahkemenin iş yükünü azaltmakve görevlilerin zaman kaybını önlemek amacıyla çıkarılan 3.11.1988 tarih ve3493 sayılı Yasa ile, bazı kanunların (6831, 1475 ve 2926 sayılı) yanısıra2918 sayılı Yasa`da daha önce mahkemelerce verilmesi öngörülen bir kısımcezalar, idari cezaya dönüştürülmüş; nitekim, inceleme konusu trafik cezatutanağının dayanağı olan 65. maddede, araçların yüklenme şartlarınauymayanlara, suçun niteliğine göre, idarece para cezası verilmesi ve mahkemetarafından da hafif para ve hafif hapis cezası hükmedilmesi şeklinde karma birdüzenleme bulunmakta iken, anılan 3493 sayılı Yasa`nın 44. maddesi ile yapılandeğişiklik sonucunda, cezanın idare tarafından verilmesi esası benimsenmiş;ancak, anılan 3493 sayılı Yasa ile değişikliğe uğrayan 6831, 1475 ve 2926sayılı Yasalar`da da getirilen idari cezalara karşı yapılacak itirazlarınmercii olarak sulh ceza mahkemeleri gösterilirken, 2918 sayılı Yasa`da aynıdoğrultuda değişiklik yapılmasına karşın, idari cezalara karşı yapılacakitirazların merciini belirten bir hükme yer verilmemiştir.

Buraya kadar yapılan açıklamaların ışığında: 2918 sayılı Yasa`nın"Araçların yüklenmesi" başlıklı değişik 65. maddesinin 21.5.1997 tarih ve4262 sayılı Kanun`la değişik beşinci fıkrasında yer alan "Sürekli ve süreksizolarak yük naklettiren kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve tüzelkişilereait işletmeler, yük nakli yaptırdıkları araçların azami toplam ağırlıklarınıdikkate alarak yükleme yapmak zorundadırlar. Bu hükme aykırı hareket edenlerhakkında her araç için 72,000,000.- lira para cezası uygulanacağı gibi araçlartrafikten men edilir. "kuralına göre olayda, trafik zabıtasınca yapılanuygulamanın "idari ceza" kapsamında bulunması; Yasa`da idari cezalarla ilgilidavalarda (116. maddedeki itiraz yolu hariç) görevli yargı yerini açıkça bellieden bir hükme yer verilmemesi; bu Yasa`da gösterilen adli cezalarahükmetmekle görevli mahkemeye işaret eden 112. maddeye de herhangi bir atıftabulunulmamış olması karşısında ve göreve ilişkin genel kurala göre,uyuşmazlığa konu edilen davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceğiaçıktır.

Belirtilen nedenlerle, İdare Mahkemesi`nce verilen görevsizlik kararınınkaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ : 

Davanın çözümünde idari yargının görevli olduğuna, bu nedenleAdana 1. İdare Mahkemesi`nin 17.3.1999 günlü, E: 1998/74, K: 1999/256 sayılıgörevsizlik kararının (KALDIRILMASINA), kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 
HUKUK BÖLÜMÜ 06.12.1999 - K.1999/45

2016 YILI ARABULUCULUK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

2016 YILI ARABULUCULUK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ
Amaç, konu ve kapsam
MADDE 1 – (1) Özel hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde, arabulucu ile uyuşmazlığın tarafları arasında geçerli bir ücret sözleşmesi yapılmamış olan veya ücret miktarı konusunda arabulucu ile taraflar arasında ihtilaf bulunan durumlarda, 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 26/1/2013 tarihli ve 28540 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği ve bu Tarife hükümleri uygulanır.
(2) Bu Tarifede belirlenen ücretlerin altında arabuluculuk ücreti kararlaştırılamaz. Aksine yapılan sözleşmelerin ücrete ilişkin hükümleri geçersiz olup, ücrete ilişkin olarak bu Tarife hükümleri uygulanır.
Arabuluculuk ücretinin kapsadığı işler
MADDE 2 – (1) Bu Tarifede yazılı arabuluculuk ücreti, uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulmasını sağlamak amacıyla, arabuluculuk faaliyetini yürüten arabulucular siciline kayıtlı kişiye, sarf ettiği emek ve mesainin karşılığında, uyuşmazlığın taraflarınca yapılan parasal ödemenin karşılığıdır.
(2) Arabuluculuk faaliyeti süresince arabulucu tarafından düzenlenen evrak ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez.
(3) Arabulucu, arabuluculuk süreci başlamadan önce yapmış olduğu masrafları arabuluculuk teklifinde bulunan taraf veya taraflardan isteyebilir.
(4) Arabulucu, arabuluculuk sürecine ilişkin olarak belirli kişiler için aracılık yapma veya belirli kişileri tavsiye etmenin karşılığı olarak herhangi bir ücret talep edemez. Bu yasağa aykırı olarak tesis edilen işlemler hükümsüzdür.
Arabuluculuk ücretinin sınırları
MADDE 3 – (1) Aksi kararlaştırılmadıkça arabuluculuk ücreti taraflarca eşit ödenir.
(2) Aynı uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin birinci kısmında belirtilen hallerde arabuluculuk faaliyetinin birden çok arabulucu tarafından yürütülmesi durumunda, her bir arabulucuya bu Tarifede belirtilen ücret ayrı ayrı ödenir.
(3) Aynı uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin ikinci kısmında belirtilen hallerde arabuluculuk faaliyetinin birden çok arabulucu tarafından yürütülmesi durumunda, bu Tarifede birden fazla arabulucu için belirtilen orandaki ücret her bir arabulucuya eşit bölünerek ödenir.
Ücretin tümünü hak etme
MADDE 4 – (1) Arabuluculuk faaliyetinin, gerek tarafların uyuşmazlık konusu üzerinde anlaşmaya varmış olması, gerek taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi, gerekse taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi veya taraflardan birinin ölümü ya da iflası halinde veya tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi sebepleriyle sona ermesi hallerinde, arabuluculuk faaliyetini yürütme görevini kabul eden arabulucu, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.
(2) Arabuluculuk faaliyetine başlandıktan sonra, uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığı veya 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince uzlaşma kapsamına girmeyen bir suç ile ilgili olduğu hususları ortaya çıkar ve bu sebeplerle de arabuluculuk faaliyeti sona erdirilir ise, sonradan ortaya çıkan bu durumlarla ilgili olarak eğer arabulucunun herhangi bir kusuru yoksa, arabuluculuk faaliyetini yürütme görevini kabul eden arabulucu, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.
Arabuluculuk faaliyetinin konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret
MADDE 5 – (1) Uyuşmazlık, arabuluculuk faaliyeti devam ederken, arabuluculuk faaliyetinin konusuz kalması, feragat, kabul veya sulh gibi arabuluculuk yolu dışındaki yöntem ve nedenlerle giderilirse ücretin tamamına hak kazanılır.
Yeni bir uyuşmazlık konusunun ortaya çıkmasında ücret
MADDE 6 – (1) Somut bir uyuşmazlıkla ilgili arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesi sırasında, yeni uyuşmazlık konularının ortaya çıkması halinde, her bir uyuşmazlık için ayrı ücrete hak kazanılır.
Arabuluculuk Ücret Tarifesine göre ücret
MADDE 7 – (1) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen hukuki uyuşmazlıklarda; arabuluculuk ücreti bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin birinci kısmına göre belirlenir.
(2) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki uyuşmazlıklarda; arabuluculuk ücreti bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin ikinci kısmına göre belirlenir.
(3) Arabuluculuk sürecinin sonunda anlaşma sağlanamaması halinde, arabuluculuğun konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki uyuşmazlık olsa bile arabulucu, arabuluculuk ücretini bu Tarifenin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin birinci kısmına göre isteyebilir.
Arabuluculuk Ücret Tarifesinde yazılı olmayan hallerde ücret
MADDE 8 – (1) Arabuluculuk Ücret Tarifesinde yazılı olmayan haller için,  söz konusu Tarifenin birinci kısmındaki diğer tür uyuşmazlıklar için belirlenen ücret ödenir.
Uygulanacak tarife
MADDE 9 – (1) Arabuluculuk ücretinin takdirinde, arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.
Yürürlük
MADDE 10 – (1) Bu Tarife 1/1/2016 tarihinde yürürlüğe girer.

2016 Yılı CMK Müdafiliği Ücret Tarifesi

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU GEREĞİNCE GÖREVLENDİRİLEN
MÜDAFİ VE VEKİLLERE YAPILACAK ÖDEMELERE İLİŞKİN
2016 YILI TARİFESİ
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının talebi üzerine görevlendirilen müdafi veya vekillere ödenecek meblağları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi veya vekillerin yapacakları hukuki yardımlar için uygulanır.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Tarife, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi gereğince hazırlanmıştır.
Tarife
MADDE 4 – (1) Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince yapılan hukuki yardımlara yönelik işlemlerde;
a) Soruşturma evresinde takip edilen işler için 214 TL,
b) Sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için 331 TL,
c) Asliye ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 364 TL,
ç) Ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 656 TL,
d) Çocuk mahkemeleri;
1) Çocuk mahkemelerinde takip edilen davalar için 364 TL,
2) Çocuk ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için 656 TL,
e) Askeri mahkemelerde takip edilen davalar için 364 TL,
f) İcra Ceza ve Fikrî ve Sınaî Haklar ceza mahkemesi gibi mahkemeler ile İnfaz Hâkimliklerinde takip edilen davalar için 364 TL,
g) Kanun yolları mahkemeleri;
1) Bölge adliye mahkemelerinde görülen duruşmalı davalar için 656 TL,
2) Yargıtay da görülen duruşmalı davalar için 736 TL,
ödenir.
Yürürlük
MADDE 5 – (1) Bu Tarife 1/1/ 2016 tarihinde yürürlüğe girer.

Yetki İtirazının Reddine Dair Kararın Tebliği zorunludur


Yerleşik Yargıtay kararları gereğince, mahkemece verilecek yetki itirazının reddine ilişkin kararın tefhimi ya da tebliği zorunludur.

Yetki itirazı kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde ilk itiraz olarak ileri sürülmelidir. Davalı cevap süresi içinde yetki itirazında bulunup davanın esasıyla ilgili savunma yapmamışsa mahkeme yetki itirazını öncelikle inceler ve karara bağlar

Yargıtay da vermiş olduğu kararlarında ""Dosyanın incelenmesinde, davalı vekilinin süresinde yetki itirazında bulunduğu ve mahkemece de 6.5.1996 tarihli ara kararı ile yetki itirazının reddine karar verilmekle beraber bu kararın davalıya tebliğ edilmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Oysa yetki itirazının reddi halinde duruşmaya gelmeyen davalıya red kararının tebliği ile taraf teşkili yapıldıktan sonra davaya devam olunması gerekmektedir. Bu durum karşısında usul hükümlerine aykırı olarak davaya devam olunması ve sonuçlandırılması doğru görülmediğinden kararın bu yönden davalı yararına bozulması gerekmiştir." şeklinde kararlar vermektedir.

Limited Şirket Hisse Devir Kararı Örneği


KARAR NO…………………………:
KARAR TARİHİ…………………….:
TOPLANTIYA KATILANLAR……..:


Şirket genel kurulu şirket merkezinde toplanarak aşağıdaki hususları karar altına almışlardır.

1)     ...........................Noterliğinin ....../......./............ tarih ve ........................... yevmiye nolu hisse devir senedine istinaden şirket hissedarlarından ………....................................'ın şirkette mevcut ..…….. paya karşılık.........................TL’si hissesini şirket dışından (veya şirket ortaklarından) ................................................................................. adresinde ikamet eden ............ uyruklu ......................T.C. nolu ........................................ ‘a devrederek ortaklıktan ayrılmasına,


2)     Yukarıda bahsi geçen devrin kabulüne ve devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine;


3)     Yapılan devir sonucunda şirket ortakları ve sermaye miktarları aşağıdaki şekilde,

…….pay ................................TL.’sı ( .......... TC nolu) ............................................. ’a  …….pay ................................TL.’sı ( .......... TC nolu) ............................................. ’a  ait olduğu,

 ***(Bu kısım şirket tek ortağa düşerse yazılacaktır) Yukarıda sermayesi ve payı yazılı......................................................adresinde ikamet eden,........... uyruklu ...................................... ile tek ortaklı olduğu,


4)     (Hisse devri yapan ortağın müdürlük yetkisi var ise bu bölüm yazılacaktır) Şirket Müdürü  ….…………………………..’in imza yetkisinin iptaline,


5)     Bu kararın Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmasına ve ilgili kurum ve kuruluşlara bilgi verilmesine,


                        Oy birliği ile karar verilmiştir. 


  Ortak                                                        Ortak                                                 
                                                                                                        


Servis Aracının Yaptığı Kaza Trafik İş Kazası ve Sorumluluk

KİRALANAN SERVİS ARACININ YAPTIĞI KAZA İŞVERENİN SORUMLULUĞU

506 sayılı Yasa’nın 11/A (e) maddesine göre, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen olaylar iş kazası olarak nitelendirilirler. Keza 1475 Sayılı Yasanın 1’inci ve 506 Sayılı Yasanın 5.maddesi 2.fıkrasında açıkça belirlendiği üzere, “araçlar” işyeri kapsamında kabul edilmişlerdir.

Şu duruma göre servis düzeninin bulunduğu bir işyerinde sigortalıların güvenli bir şekilde işyerine götürülüp getirilmeleri işveren yükümünde olan bir sorumluluktur. Davacı, trafik iş kazası sonucu yaralanmadan doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın husumet yönünden reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

İş kazası sonucu meydana gelen olayda, kazaya neden olay, anlaşmalı servis şoförünün işverenin işçisi olmaması nedeniyle kazalı işçinin tazminat istemi yerinde bulunmamışsa da bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.


Gerçekten, olayın bir iş kazası olduğu ve davacının bu kazada zarara uğradığı yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, zarara uğrayan işçinin bindiği servis aracının işverene ait olmamasına ve buna bağlı olarak kazaya neden olan sürücü ile işveren arasında hizmet akdi bulunup bulunmadığı ve bunun sonucu, işverene sorumluluk düşüp düşmeyeceği konusuna ilişkindir. 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 11/A (e) maddesinde açıkça gösterildiği üzere, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen olaylar iş kazası olarak nitelendirilirler. Keza 1475 Sayılı Yasanın 1’inci ve 506 Sayılı Yasanın 5.maddesi 2.fıkrasında açıkça belirlendiği üzere, araçlar işyeri kapsamında kabul edilmişlerdir. Şu duruma göre servis düzeninin bulunduğu bir işyerinde sigortalıların güvenli bir şekilde işyerine götürülüp getirilmeleri işveren yükümünde olan bir sorumluluktur. İşverenin bu görevi kendi araç ve işçisiyle yapılabileceği gibi, taşıma sözleşmesine bağlı olarak da yaptırılması mümkündür. İşçi taşıma işinin işveren nam ve hesabına yapılması durumlarında, işçiye karşı sorumluluk doğrudan işverene aittir. Servis işini yüklenenle servisten yararlanan işçiler arasında, doğrudan hukuksal ilişki bulunmamaktadır. Bu nedenle; işverenin, taşıma sırasında doğrudan sorumlu olduğu gözetilmeksizin istemin reddi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. O halde, davacının, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
21.HD.04.04.2000, 1565-2581

Kiralanan Araç İle Kaza Halinde Sorumluluk

KİRALANAN ARAÇTA KAZA – İŞVERENİN SORUMLULUĞU

Bir İşverenin kiraladığı aracın şoförü, o işverenin emir ve talimatı altında sayılmak gerekir. Bu nedenle, kiralanan araçta meydana gelen trafik kazasında malûl kalan işçi, işverenine karşı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. (1475 S.K. Mad. 1, 73)

Davalı işveren işçilerin işyerinden evlerine götürülüp getirilmeleri için, üçüncü bir şahısla taşıma sözleşmesi yapmıştır. Bu sözleşme uyarınca, üçüncü şahıs, kendi araç ve şoförü ile işçileri taşımayı taahhüt etmiştir.
Olay günü işçilerin bu şekilde temin edilen araçla götürülmekte oldukları bir sırada işçileri taşıyan aracın geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu taşıtta bulunan davacı yaralanarak sürekli iş göremezliğe maruz kalmıştır. Ceza davasında servis aracı şoförü 8/8 oranında kusurlu bulunarak mahkum olmuştur. Davacı, ceza davasında tespit edilen kusura dayanarak aracı kiralayan kendi işvereni aleyhine bu tazminat davasını açmıştır.
Olay, işverenin kiraladığı araçta meydana geldiği için bir iş kazasıdır. SSK'ca da iş kazası sayılarak gelir bağlanmıştır. Esasen bu konudaki taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık zararı doğuran olay ile işverenin fiili arasında sorumluluğu gerektiren bir illiyet bağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, taşıma sözleşmesine de dayansa, araç şoförünü, işverenin emir ve talimatı altında saymak gerekir. Taşıma sözleşmesinde de araç ve şoförün işverenin talimatlarına uyacağı yazılıdır. Burada 1475 sayılı İş Kanunun 1. maddesinin son fıkrası hükmünün varlığı söz konusudur. Böyle olunca asıl işveren olan davalının, davacıya karşı anılan yasa hükmü uyarınca sorumlu olması gerekir ve bu durumda yapılacak iş, davalının sorumluluk derecesini tespit etmekten ibaret olacaktır. Yargıtay İçtihatları bu yöndedir. Mahkemenin kararında sözünü ettiği Yargıtay kararlarındaki olaylar ve hukuki sebepleri başkadır. Bu olaydaki araç şoförü sözü edilen Yargıtay kararlarında konu edilen olaylardaki üçüncü kişi anlamında değildir. Kararlara yanlış anlam verilerek davanın reddi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
9.H.D.18/01/1989, E.1988/10312 - K.1989/139

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Araç İşletenin Sorumluluğu

YARGITAY
17. Hukuk Dairesi 2008/3489 E.N , 2009/1507 K.N.

İlgili Kavramlar

ARAÇ İŞLETENİN SORUMLULUĞU
DAVAYI İHBAR
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI
FİİLİ HAKİMİYET
TEMYİZ

Özet
TRAFİK KAYDI İŞLETENİ KESİN OLARAK GÖSTEREN BİR KARİNE DEĞİLSE DE, ONUN KİM OLDUĞUNU BELİRLEYEN GÜÇLÜ BİR KANIT NİTELİĞİNDEDİR. ANCAK, TRAFİK KAYDINA RAĞMEN İŞLETENLİĞİN 3. KİŞİ ÜZERİNDE BULUNMASINI ENGELLEYEN BİR YASA HÜKMÜ YOKTUR.

KAZAYA KARIŞAN ARAÇLARIN MEYDANA GETİRDİKLERİ ZARARLARDAN ARAÇ SAHİPLERİ SORUMLUDUR. ANCAK, YARARLANMANIN BİR BAŞKA KİMSEYE DEVREDİLMESİ HALİNDE, ARACI KAZA SIRASINDA FİİLİ HAKİMİYETİ ALTINDA BULUNDURAN VE ONDAN İKTİSADEN YARARLANAN KİMSE İŞLETEN SIFATIYLA ZARARDAN SORUMLUDUR. BU NEDENLE, ARAÇ MALİKİNİN SORUMLU TUTULMAMASI GEREKİR.


İçtihat Metni

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve dahili davalı Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği dü-şünüldü:

Davacılar vekili, müvekkillerinin desteği Muhsin'in kullandığı araç iie, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpışması sonucunda Şakirin ve Muhsinln hayatını kaybettiğini ileri sürerek, ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki müddeabihi artırmak suretiyle, her bir davacı için ayn ayrı 20.000,00 YTL manevi tazminatın, davacı Zehra için 12.962,64 YTL, Neriman için 1.567,64 YTL, diğer davacıların her biri için 100,00 YTL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müteseisilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı sigorta şirketi vekili, müvekkilinin kanıtlanan maddi tazminattan poliçe limiti ile sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Davalı Gü... Turizm San. Tic. Ltd. Şti. vekili, kazaya neden olan aracın müvekkili tarafından işletilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Dava kendisine ihbar edilen Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekili, işleten olarak sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı Gü... Turizm San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın husumet yok-luğundan reddine, davacılar Mustafa, Bayram, Elmas ve Neriman tarafından açılan maddi tazminata ilişkin davanın feragat nedeni ile reddine, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, aracın kaza sırasında araç maliki ile yapılan sözleşme uyarınca Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından işletildiği gerekçesi ile G... Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödemeler ve bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulü İle, davacı Zehra için 12.962,64 YTL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar Ali ve Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'den, davacı Neriman için 1.567,64 YTL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar Ali, G... Sigorta A.Ş. ve Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'den, davacı Zehra için 18.000,00 YTL ve diğer davacıların her biri için 10.000,00 YTL manevi tazminatın davalılar Ali ve Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'den müteseisilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ve dahili davalı Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi ge-rekmiştir.

2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin, işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2918 sayılı KTK'nın hükümlerine göre, trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa'nın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere İşlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.

Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyeti katmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.

Somut olayda, aracın kayden maliki davalı Gü... Turizm Ltd. Şti. olup, davalı, aracın kazadan önce diğer davalı Ali'ye satıldığını savunmuş ise de, noterde düzenlenen satış belgesi kaza tarihinde düzenlenmiş olduğundan, kazanın meydana geldiği saat 07.45 olduğundan, KTK'nın 20/d bendi uya-rınca, kazadan önce yapılmış geçerli bir satış sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Ayrıca, davalı Gü... Turizm Ltd. Şti. tarafından aracın dava dışı Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'ye kiralandığı savunulmuş ise de, bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. Taraflar arasında düzenlenmiş bir kira sözleşmesi dosyaya sunulmamıştır. Her ne kadar Ga... Tur. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından aracı personel servisi olarak kullanacak olan A... A.Ş.'ye yazılan yazıda, kazaya neden olan aracın plaka numarası belirtilerek, servis olarak kullanılacağı bildirilmiş ise de, bu delil tek başına aracın işleteni sıfatını değiştirecek nitelikte, uzun süreli bir kira sözleşmesi yapıldığını kabule yeterli değildir.

O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal dü-zenlemeler de gözönünde bulundurularak, davalı şirket oto kiralama şirketi olup, aracını dava dışı Ga... Tur. Ltd. Şti.'ye kiraladığına göre, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlan üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının İşletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.

3- Öte yandan, davalı G... Sigorta A.Ş. aracın trafik sigortacısı olup, kişi başı teminat tutarı 30.000 YTL, kaza başı teminat tutan 330.000,00 YTL'dir. Kazada davacı Zehra'nın oğlu Muhsin ve eşi Şakir hayatını kaybetmiştir. Davacıya oğlu ve eşi nedeni ile ödenebilecek en yüksek tazminat tutarı 60.000,00 YTL'dir. Davalı sigorta şirketi, davacıya eşinin ölümü nedeni ile 24.048,54 YTL tazminat ödemiş olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre bakiye alacağı yoktur, ne var ki, davacıya oğlunun ölümü nedeni ile 5.234,24 YTL ödenmiş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen tazminat tutanna göre 12.962,64 YTL bakiye zararı olup, bu tutar sigorta limiti dahilindendir. Mahkemece anılan husus gözardı edilerek, davacı Zehra lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatının diğer davalılar ile birlikte davalı sigorta şirketinden de tahsiline karar verilmemesi doğru değildir.

4- Dava ihbar edilen Ga... Turizm Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarına gelince, Ga... Turizm Ltd. Şti., aracın işleteni sıfatı ile zarardan sorumlu tutulmuştur. Oysa, hüküm sadece davada taraf olanlara yönelik olarak verilebilir. Bu kural uyarınca, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen taraf, dava açıldıktan sonra ek bir dilekçe ile davaya dahil edilemeyeceği gibi, "mecburi dava arkadaşlığı" dışında ıslah yolu ile dahi taraf değiştirilemez. İhbar olunan kimse, HUMK'nın 49. maddesi vd. uyarınca davada davalı sıfatını kazanamayacağı gibi, bu kişi aleyhine hüküm de kurulamaz. Buna göre, aleyhinde davacı tarafından usulen açılmış ve harcı verilmiş bir dava olmadığı halde, Ga... Turizm Ltd. Şti. aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

5- Bozma neden ve şekline göre, Ga... Turizm Ltd. Şti. vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, 4 numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı Ga... Turizm Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar ve dahili davalı Ga... Turizm Ltd. Şti. yararına (BOZULMASINA), 5 numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davalı Ga... Turizm Ltd. Şti. vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı Ga... Turizm Ltd. Şti.ye geri verilmesine, 17.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.