2017 Yılı Asgari Ücreti 1404 TL


2017 Yılı için uygulanacak asgari ücret bu gün belli oldu. Bakan Müezzinoğlu yapmış olduğu açıklamada 2017 yılı için asgari ücretin 1.404,00 TL olduğunu beyan etti.

Bu hali ile net 1.300,00 TL olan asgari ücret 104,00 TL artmış oldu.

Kira Bedelini Tespiti - Hak ve Nesafete Uygun Kiranın Tespiti


Kira Bedelinin Tespiti - Hak Nesafete Uygun Kira Bedelinin Belirlenmesi

Esas No: 2015/8722
Karar No: 2016/4183
T.C. YARGITAY    6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/8722
Karar No: 2016/4183
Karar Tarihi: 26.05.2016


KIRA BEDELININ TESPITI DAVASI - HAK VE NESAFETE UYGUN KIRA
BELIRLENIRKEN YAPILACAK INDIRIM - YENIDEN BILIRKISI
INCELEMESI YAPILARAK HAK VE NESAFETE UYGUN BIR KIRA
BEDELININ TESPITI GEREKTIGI - HÜKMÜN BOZULDUGU
ÖZET: Dava, kira parasının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde aylık brüt xxx TL kira parası getirebileceği; Endeks yoluyla tespit edilen kira bedelinin ise brüt xxx. TL olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Mahkemece, yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak hak ve nefasete uygun bir kira bedelinin tespiti gerekirken bilirkişinin raporunda belirttiği/tespit ettiği xxx TL ile xxxx TL arasında, nedeni belirtilmeden xxxx TL'ye hükmedilmesi hukuk ve yasaya aykırıdır. (6098 S. K. m. 344)

Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dava, kira parasının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece,18.02.2014 tarihinden itibaren aylık kira parasının brüt 4.000 TL olarak tespitine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, aylık net 600 TL olan kira parasının 18.02.2014'den itibaren aylık net 7.000 'ye yükseltilmesi istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak aylık kiranın brüt 4.000 TL olarak tespitine tespitine karar verilmiştir. Kira parasının tespitine ilişkin 6098 sayılı TBK'nun 344 maddesinde "Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değistirilebilir düzenlemesi getirilmiştir. Şartlar degişmediği ve özel nedenlerin varlığı iddia ve ispat edilmediği sürece, kira sözleşmesinde olağan rayice uygun olarak kararlaştırılan kira parasına, Üretici fiyat Endeksinin dört yıl için artırımı esas alınarak bulunacak kira parasının o dönemin hak ve nesafet
kurallarına uygun ve aşırı olmayan bir kira parası olduğu ilke olarak kabul edilmeli ve ona göre
uygulama yapılmalıdır. Dört yıldan sonra ise, taşınmazın boş olarak yeniden kiralanması halinde
getirebileceği kira parası bilirkişi marifetiyle belirlenerek, hakimce bu miktar göz önünde bulundurulup hak ve nesafete uygun bir kira parası takdir edilmelidir.
Hak ve nesafete uygun kira belirlenirken en son ödenen aylık kira bedeline endekse (ÜFE) göre artıs yapılarak belirlenen kiradan daha düsük olmayacak sekilde tasınmazın bos olarak yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği brüt kira bedelinden, davalının eski kiracı olduğu gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekmektedir. Taraflar arasında imzalanan 18.02.2004 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda bir uyuşmazlık  ulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde aylık kira bedelinin net 7.000 TL olarak tespitini istemiştir. Tespiti istenen dönem itibariyle son ödenen kira bedelinin aylık net 600 TL, brüt 750 TL olduğu tarafların kabulündedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde aylık brüt 7.2014 TL kira parası getirebileceği; Endeks yoluyla tespit edilen kira bedelinin ise brüt 795,83 TL olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Mahkemece, yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak hak ve nesafete uygun bir kira bedelinin tespiti gerekirken bilirkişinin raporunda belirttiği/tespit ettiği 795,83 TL ile 7.2014 TL arasında, nedeni belirtilmeden 4.000 TL'ye hükmedilmesi hukuk ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde pesin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26.05.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Hakim ve Savcı Eylemlerinden Kaynaklanan Tazminat Davalarında Kesinleşme Aranır mı


             Hakim ve savcıların işlem, faaliyet veya kararları nedeniyle, bu kişilere karşı değil devlet aleyhine, Adalet Bakanlığı aleyhine dava ikame edilir. Bu nedenlerden dolayı devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için, dayanak kararın kesinleşmiş olması ŞARTTIR.

            Bu kesinleşme şartı sadece, davanın tarafı olan kişiler tarafından açılacak tazminat davaları için geçerlidir. Davanın tarafı olmayan üçüncü kişiler tarafından hakim veya savcıların işlem, faaliyet veya kararları nedeniyle devlet aleyhine açılacak tazminat davalarında, üçüncü kişiler açısından kararın kesinleşmesi şart değildir.

Manevi Tazminat Zenginleşme Aracı Olmamalı Ama Duruma Uygun Olmalıdır

T.C YARGITAY  17.Hukuk Dairesi  Esas: 2014 / 21737  Karar: 2016 / 6345 Karar Tarihi: 25.05.2016


Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacılar vekili, 19.04.2011 tarihinde davalı .....’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı, .....’ye ait, sürücü ...'ın idaresindeki araç ile....... Caddesi üzerinde yolun karşı tarafından geçmek isteyen yayalar ...... ve ...'ya çarptığını, sürücünün aşırı hızlı olduğunu, tam kusurlu davranışı nedeniyle kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, meydana gelen trafik kazasında .....nin vefat ettiğini, ...’nın ise hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ......'nin ölümü nedeniyle eşi ... için şimdilik 100,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın, çocuklar ..., ..., ...’nın her biri için 25.000,00 er TL manevi tazminatın, torunlar ... ve ...'nin her biri için 10.000,00 er TL manevi tazminatın, davacı ...'nın kendi yaralanması için 100,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminat, eşi ....... için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay (sigorta şirketinden poliçe teminat limitiyle sorumlu ile temerrüt)tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, 13.03.2014 tarihli dilekçe ile maddi tazminat istemini davacı eş ... için 12,751,42 TL, ... için 579,32 TL’ye ıslah etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebi yönünden davacı ... (ölen .....'nin eşi) için 12.751,42 TL, davacı ... için 579,32 TL maddi tazminatın, manevi tazminat yönünden; davacı ... için (Ölenin eşi) 8.000,00 TL, davacılar ..., ..., ... için (ölenin çocukları) 4.000,00’er TL, davacılar ... ve ... için (ölenin torunları) 1.000,00 er TL, davacı ...'nın yaralanmasından dolayı ayrıca 3.500,00 TL manevi tazminatın 19.04.2011 kaza (davalı ... şirketinden poliçe teminat limitiyle dava)tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ... ....'nın manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar ve destekten yoksun kalma zararının tazmini istemine yönelik maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde BK’nin 47. (TBK’nin 56.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacılar vekilinin davacı ...’nın kendi yaralanması nedeniyle hükmedilen manevi tazminata, davacı .......’nın manevi tazminat isteminin reddine yönelik, ve diğer davacılar için temyiz ettiği hususlardan aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, MK'nin 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.

Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Davacılar vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, 25.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)