Evliliğe İzin Yaşı

T.C. YARGITAY  2. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/3187 - K. 2006/10108  - T. 26.6.2006

• EVLENMEYE İZİN ( Onaltı Yaşını Doldurmuş Olan Erkek Veya Kadının Evlenmesine Verilebileceği - Olanak Bulundukça Karardan Önce Ana ve Baba Veya Vasinin Dinleneceği )
• KÜÇÜKLERİN EVLENMESİ ( Olanak Bulundukça Karardan Önce Ana ve Baba Veya Vasinin Dinleneceği - Onaltı Yaşını Doldurmuş Olan Erkek Veya Kadının Evlenmesine İzin Verilebileceği )
Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 124’üncü maddesinin ikinci fıkrası ile "Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir." hükmü getirilmiştir.
Evlenmesine izin verilmesi istenilen 29.03.1989 doğumlu Özlem'in dava ve hüküm tarihinde 16 yaşını doldurmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya son derece aykırıdır.

SONUÇ                : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere bozulmasına, 26/6/2006 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Hükümlüye Ait Taşınmazın Satışına İlişkin Örnek Resmi Satım Senedi

Resmi Senedin Yazım Örneği
BİR TARAFTAN: Hüseyin oğlu Ahmet DOĞAN: adına vasi olarak atanan : Sadettin oğlu Suat YILMAZ: (Vergi No:………)
DİĞER TARAFTAN: Salih Yılmaz KAFADAR: Kasım oğlu (Vergi No:……..)
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır.
İzmit Değirmendere Mahallesi Yahyakaptan Mevkiinde bulunan, Ada 101, Parsel 1 numaralı 750 m2 miktarındaki bahçenin tamamı Ahmet DOĞAN adına kayıtlı iken, Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesinin 1/6/1992 tarih 992/86 esas ve 992/140 karar sayılı ilamı ile 20 yıl ağır hapse mahkum edilmiş olduğundan Kocaeli Sulh Hukuk Hakimliğinin 8/7/1992 tarih 992/120 sayılı ilamı ile vasi tayin edilen SUAT YILMAZ bu taşınmaz malın tamamını Kocaeli Sulh Hukuk Hakimliğinin 6/7/1992 tarih ve 992/280 sayılı ilamı ile pazarlık suretiyle 5.000.000.000(BEŞMİLYAR)TL’sı bedelle satışına izin verilen ve Kocaeli 1.Asliye Hukuk Hakimliğince pazarlık suretiyle yapılacak bu satış kararı 7/9/1992 tarihi ile tasdik edilmiş mahkeme kararları ile Salih Yılmaz KAFADAR'a sattığını, satış bedelini nakden ve peşinen aldığını, alıcı: Salih Yılmaz KAFADAR'da bu taşınmaz malın tamamını yukarıda yazılı bulunan bedelle satın alıp kabul ettiğini ve adına tescilini istediğini,bu taşınmaz malın bu güne kadar olan emlak vergilerinin ödenmesinden taraflarının müteselsilen sorumlu olduklarını, taraflarca devir ve temlik için gösterilen değerin bu taşınmaz malın emlak vergisi değerine yeniden değerlendirme oranı uygulanmak suretiyle bulunacak değerden düşük olmadığını, aksi halde aradaki fark için ödenmesi gereken harçların V.U.K. gereğince taraflarından cezalı olarak tahsil edilmesini kabul ettiklerini birlikte ifade ve beyan ettiler.


Vesayet Altında Bulunan Kişiye ait Taşınmaz Satışı



Vesayet altında bulunan bir kişi adına kayıtlı bulunan taşınmazın satılması ve izin konusu, Türk Medeni Kanununun 444’ncü maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Yasal düzenleme aşağıdaki şekildedir.

“MADDE 444.- Taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet altındaki kişinin menfaati gerekli kıldığı hâllerde mümkündür.

Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından vasi de hazır olduğu hâlde açık artırmayla yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur; onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmesi gerekir.

Ancak denetim makamı, istisnaî olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.”

B. İzin

I. Vesayet makamından

MADDE 462.- Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:

1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,

2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,

3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,

4. Ödünç verme ve alma,

5. Kambiyo taahhüdü altına girme,

6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,

7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,

8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,

9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,

10. Borç ödemeden aciz beyanı,

11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,

12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,

13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,

14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi”


Yasal düzenleme yukarıda belirtildiği şekildedir. Yukarıda maddeler halinde sayılan durumlardan birinin ortaya çıkması halinde vesayet makamından izin alınmalıdır. İzin makamı yani vesayet makamı, sulh hukuk mahkemeleridir. Sulh hukuk mahkemelerince verilen bu kararlar denetime tabidir. Bu denetleme işi denetim makamı tarafından yerine getirilir. Bu durumda denetim makamı, asliye hukuk mahkemeleridir.

Muvazaanın varlığı ve ilave tediye alacağına hak kazanma


MUVAZAANIN VARLIĞI VE İLAVE TEDİYE ALACAĞI

T.C YARGITAY  7.Hukuk Dairesi  
Esas: 2016 / 3019   Karar: 2016 / 3117   Karar Tarihi: 15.02.2016


Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2- Davacı, davalıya ait iş yerinde çalıştığını, muvazaalı olarak ...'ya ait üretim sahalarında müteahhit firma elemanı olarak gösterildiğini, aynı işi yapan kadrolu çalışanlar ile arasında ücret farkı bulunduğunu, bu durumun kapsam içi personel yönetmeliğine aykırı olduğunu, ücrete dayalı tüm işçilik alacaklarının da noksan ödendiğini beyanla davacının işyerinde uygulanmakta olan Yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca yeni yevmiyesinin belirlenerek geriye doğru 5 yıllık işçilik alacaklarının ödenmesi gerektiğini belirterek müvekkilinin eksik ödenen ücret ve diğer işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı, davacının kendi personeli olmadığını, davacının sendikaya üye olmadığını, taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının baştan itibaren davalı işyerinde çalışan işçilere tanınan haklardan yararlanıp yararlanamayacağı ve buna bağlı olarak talep ettiği alacaklara ilişkindir.

Davalı ... Anonim Ortaklığı Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesinin İşe Almada Ücretin Tespiti” başlıklı 6. maddesinde (1) Personelin daimi veya geçici bir göreve açıktan atanmasında ilk kademe unvanı ve ücreti verilir. (2) İşe alınan personelin başlangıç ücreti; Ortaklık içi, Ortaklık dışı hizmetleri ve öğrenim farkı nedeniyle verilecek ücretin değerlendirilmesini düzenleyen aşağıdaki (a), (b), (c), (ç) bendi esaslarına göre tespit edilir. a) Ortaklık İçi Hizmetler: Daha önce ortaklık içi hizmeti olanların yeniden işe alınmaları halinde, 3. maddenin (c) bendi de dikkate alınarak, son işe alınma tarihi itibariyle geçmiş hizmetlerine göre intisap tarihi bulunur. Bulunan intisap tarihinde yürürlükte bulunan kök ücret tablosuna göre kök ücreti tespit edilir. Kök ücretin üzerine bu maddenin (b) bendi dikkate alınarak kademe farkı ve (c) bendi dikkate alınarak tahsil zammı ilave edilir. İntisap tarihinden son giriş tarihine kadar geçen süre içinde yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi zamları ilave edilmek suretiyle başlangıç ücreti tespit edilir. Ücretleri bu şekilde tespit edilenlere, geçmiş iç hizmetleri için ayrıca kademe farkı verilmez. Bu işlem iş akdi yenilenen personele uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.

Davalı Ortaklığın Kapsam İçi Personel Ücret ve Görevde Yükselme Yönergesinin 1. maddesinde yönergenin, kapsam içi personelin işe başlama ücretleri ile nakil ve görevde yükselmelerinde uygulanacak esasların belirlenmesinin amaçlandığı; yönergenin Ortaklık iş yerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan kapsam içi personele uygulanacağı belirtilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı şirketler bünyesinde çalıştığı anlaşılmaktadır. ... Sendikasına üye işçiler ve üyelik tarihleri bildirilmiş, ancak davacının fesih tarihine kadar sendikaya üye olduğuna dair herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Sendikaya üye olmayan davacının ilgili yönerge kapsamında olmadığı anlaşıldığından ücretin tespiti ve buna bağlı fark alacak taleplerinin reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3- Somut olayda, dosya içeriğine ve UYAPortamında yapılan sorgulamaya göre taraflar arasında işe iade davasının derdest olduğu anlaşılmakta olup davalılar arasındaki muvazaa olgusunun varlığının tespiti açısından ilgili dosyanın kesinleşmesi beklenmeli ve sonucuna göre muvazaanın varlığı kesinleşir ise davacının ilave tediye alacağına hak kazanacağı, aksi halde hak kazanamayacağının değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.02.2016 gününde oy birliği ile KARAR VERİLDİ.

Kesinleşmiş kadastro tutanağına karşı Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılablir


Kesinleşmiş kadastro tutanağına karşı açılacak dava 
Tapu İptali ve Tescil davası Olup Asliye Hukuk Mahkemesinde Açılmalıdır.

T.C YARGITAY  20.Hukuk Dairesi 
Esas: 2015 / 13726  Karar: 2016 / 7527  Karar Tarihi: 28.06.2016

Dava: Taşınmaz hukukuna ilişkin davada Uludere Asliye Hukuk ve Uludere Kadastro Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı 06/01/2010 tarihli dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... beldesinde yapılan kadastro çalışması sırasında atalarından kalan taşınmazlarının bir kısmının 222 ada 1 parsel numarası ile Orman sınırları içerisinde bırakıldığını, bu yerlere 25 yıldan beri malik sıfatı ile zilyet olduğunu, orman ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek 222 ada 1 parsel numaralı taşınmaz içerisinde kalan kısmın tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Uludere Asliye Hukuk Mahkemesince, "...dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı ilgili birimden istenmiş, dava konusu taşınmazın davacı adına kayıt gördüğü ve 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre askıya çıkartıldığı, 30 günlük askı ilân süresinde kadastro mahkemesinde dava açıldığından tutanağın henüz kesinleşmediği bu nedenle kadastro mahkemesinin görevli olduğu.." gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.

Uludere Kadastro Mahkemesi ise "...dava konusu ... İlçesi ... Mahallesinde bulunan 222 ada 1 parsel numaralı taşınmaza ait Kadastro Tespit Tutanağının 05/12/2009 ilâ 04/01/2010 tarihleri arasında askıya çıkartıldığı, davacının ise 06/01/2010 tarihinde dava açtığı, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Somut olayda, uyuşmazlık konusu ... Beldesi, ... Mahallesi, ... mevkiinde bulunan 222 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tespit gördüğü, kadastro çalışmalarının 05/12/2009 - 04/01/2010 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı ve davanın ise askı ilan tarihinden sonra 06/01/2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, kesinleşmiş kadastro tutanağına karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Uludere Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine 28.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Gözaltında İşkence Yapılması Durumunda Tazminat Davası Kime Karşı Açılmalıdır


Eğer, Gözaltında işkence yapıldığı iddiası var ise ve bu konuda da işkenceye uğrayan kişi tarafından tazminat talep edilecekse, bu durumda açılacak olan tazminat davalarının hizmet kusuru nedeni ile  ilgili kamu kurumu aleyhine açılması gereklidir.

Kamu kurumu aleyhine değil de, işkenceyi yapan memura karşı açılması halinde davanız husumet yokluğundan reddedilecektir.

İstinaf Yoluna Hangi Hallerde Başvurulur

 İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. 
(6100 S. K. m. 341)

Tır Şoförü Fazla Çalışma Hesabı İşçilik Alacakları En fazla dokuz saat

TIR ŞOFÖRÜ VE İŞÇİLİK ALACAKLARI HESAPLAMALARI


ÖZET: Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Takometere ve sürücü kart kayıtları ibraz edildiğinden bu kayıtlara esas alınarak anlaşma ve yönetmelik hükümlerindeki esaslara göre fazla mesai ve hafta tatil karşılığı ücretler hesaplanmalı, bu konuda ek rapor alınmalı ve varsa hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece hatalı gerekçe ve eksik inceleme sözkonusu alacakların reddi isabetsizdir.


(4857 S. K. m. 22) 

Dava: Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 1999 yılından itibaren davalı şirkette uluslararası tır şoförü olarak aylık en son 1.125,00 Euro ücret ile hafta tatilleri de dahil olmak üzere çalıştığını, ayrıca sefer yaptığı ülkeye göre değişen 200,00 - 300,00 Euro arası ücret aldığını, iş akdinin davalı işveren tarafından haksız feshedildiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve kötü niyet tazminatı alacaklarını istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkette 14.10.1999 - 20.12.2013 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle 63 yaşını doldurmuş olması, işveren şirketin teklif ettiği Yakıt İkmal Sorumluluğu görevini kabul etmemesi nedeniyle 4857 sayılı yasanın 22.maddesi gereğince geçerli nedenle feshedildiğini, taleplerinin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, davacıya maaşı dışında ek ücret ödemesi yapılmadığını, izin ücretinin, fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili ücretinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece toplanan deliller, tanıkbeyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacının 14.10.1999 - 20.12.2013 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde emsal ücret araştırması göz önünde bulundurulduğunda asgari ücret + aylık ortalama 89,38 Euro sefer primi ile çalıştığı, talimatla dinlenen davacı tanığı .... davacının yaş sınırı sebebiyle işten çıkartıldığını, davalı tanıkları davacının yük taşıma belgesi olan SRC belgesini alamadığını,...belgesi olmadan araç kullanmanın yasak olduğunu, bu nedenle davacıya yakıt kontrol görevi teklif edildiğini, bu görevi kabul etmemesi nedeniyle iş akdinin sona erdirildiğini belirttikleri, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacak şekilde feshedildiğinin davalı tarafından ispat edilemediği, fesihten sonra davacıya 20.12.2013 tarihinde 46.166,98 TL brüt kıdem tazminatı ve 6.413,83 TL brüt ihbar tazminatı ödemesi yapıldığı, yapılan ödemelerin hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edildiğinde davacının bakiye kıdem tazminatı alacağı bulunmadığı, Yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince uluslar arası tırşoförlerinin çalışma saatlerini inisiyatifleri doğrultusunda kendileri belirlediğinden fazla mesai ücreti talep edemeyeceği, davacının yurt dışında olduğu zamanlara denk gelen genel tatil günlerinde çalıştığı, ancak haftanın 7 günü çalıştığı iddiasını ispat edemediği, bakiye 53 günlük yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığının davalı işveren tarafından yazılı ve eşdeğer belge ile ispatlanamadığı, davacıya iş akdi feshinden sonra 807,59 TL brüt yıllık izin ücreti ödemesi yapıldığı, yapılan ödemenin hesaplanacak yıllık izin ücreti alacağından mahsup edilmesi gerektiği, kötü niyet tazminatına ilişkin iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı, 29.08.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının alması gereken ihbar tazminatı miktarının 39,61 TL, yıllık izin ücreti alacağı miktarının 4.470,79 TL, genel tatil ücreti alacağı miktarının 3.574,48 TL olduğunun tespit edildiği, hesaplanan genel tatil ücreti alacağından Yargıtay ilgili dairesinin takdir hakkı gereği %30 hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra, genel tatil ücreti alacağı miktarının 2.502,15 TL olarak tespitine, açılan kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti alacağı, kötü niyet tazminatı ve hafta tatili ücreti alacağı davalarının reddine, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ve genel tatil ücreti alacağı davalarının kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davacı temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında davacının fazla mesai ve hafta tatili çalışmasının olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 

Yargıtay’ın kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre yurt dışına sefer yapan tır şoförlerinin salt tanık deliline dayanarak fazla çalışma ücreti talep etmeleri mümkün değildir. Tanıkların anlatımları kendi çalışma saatleri ile ilgili olup, dava açan tır şoförü ile aynı seferde görev yapmamaları sebebiyle günlük çalışma saatlerini tam olarak bilmeleri imkânsızdır. Yurt dışına sefer yapan tır şoförlerinin fazla çalışma yaptıklarını ve hafta tatillerinde çalıştıklarını somut delillerle, sürücü kartı, takograf kayıtları gibi yazılı delille ispatlamaları gerekir. Bu nedenle Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Yargıtay'ın yerleşik içtihatları gereğince Uluslararası tır şoförlerinin çalışma saatlerini insiyatifleri doğrultusunda kendileri belirlediğinden fazla mesai talep ve hafta tatili alacağı hesaplanmamış ise de; bilirkişinin bu değerlendirmesi hatalıdır. 

Diğer taraftan Uluslararası araçlarda sürücü olarak çalışan işçi 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine tabi olmakla birlikte, işin düzenlenmesi ve çalışma süreleri yönünden ...’nin de onayladığı ... Çalışan Personelin Çalışmalarına İlişkin Avrupa Anlaşması hükümleri ile bu anlaşmaya uygun olarak çıkarılan ..yapan Araçlarda Kullanılan .. Cihazları Hakkında Yönetmelik hükümlerine tabidir. 

Anlaşma ve yönetmelik hükümlerine göre takograf kullanılması zorunlu olup günlük sürüş süresi 4,5 saatlik sürüşten sonra mola verilmek koşulu ile günlük sürüş süresi 9 saat (haftada iki kez 10 saatte çıkarılabilir), haftalık sürüş saati ise 6 gün olup 6 gün sonunda bir haftalık dinlenme gerçekleştirilmelidir. Günlük dinlenme süresi ise İlki kesintisiz en az üç saatten ve ikincisi de kalan kesintisiz dokuz saat şeklinde alternatif olarak iki ayrı süreç halinde de kullanılabilen, en az 11 saat sürmelidir. Düzenli haftalık dinlenme süresi ise en az 45 saat olmalıdır. 

Uluslararası taşıma yapan araçta çalışan şoförün fazla çalışmaları sürüş süresine göre belirlenmelidir. Sürüş süresi de anılan anlaşma ve yönetmelikte Sürekli veya kesintili şekilde olabilen ve sürücünün bir dinlenme süresini veya molayı takiben sürüşü başlatmasından yeni bir dinlenme süresi veya molaya kadar geçen toplam sürüş zamanı” olarak belirtilmiştir. O halde tır sürücüsünün normal mesai ve buna göre fazla çalışmaları araçta kullanılması zorunlu olan takograf (takometre) ölçümlerine göre anlaşma ve yönetmelik hükümlerine göre günlük sürüş veya haftalık sürüş süresini aşıp aşmamasına göre belirlenmelidir. 

Davacı fazla mesai çalışmaları konusunda davalı işverenin elinde bulunan ve zorunlu tutulması gereken takometre (takograf) kayıtlarına dayanmış, işveren de bu kayıtları sunmuştur. Somut uyuşmazlıkta davalı tanıkları davacının Uluslararası tır şoförü olduğunu ve takometre kayıtlarına göre çalıştığını beyan etmiştir. Davalı tarafından davacının 2002-2010 yılları arasındaki çalışma sürelerini gösterir 2218 adet takoğraf kaydı dosya içerisine sunulmuş olup, bilirkişi tarafından bu kayıtlarının çözümü yapılmıştır.

Takometere ve sürücü kart kayıtları ibraz edildiğinden bu kayıtlara esas alınarak anlaşma ve yönetmelik hükümlerindeki esaslara göre fazla mesai ve hafta tatil karşılığı ücretler hesaplanmalı, bu konuda ek rapor alınmalı ve varsa hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece hatalı gerekçe ve eksik inceleme sözkonusu alacakların reddi isabetsizdir. 

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.