T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ
Esas: 2008/8473
Karar: 2008/10850
Karar Tarihi: 22.09.2008
ÖZET: Davaların birleştirilmesi durumunda, sadece yargılama süreci birleştirildiğinden, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olmaları nedeniyle, her dava için bir kez yapılması koşuluyla, davaların ayrı ayrı ıslahı mümkündür.
(1086 S. K. m. 83, 440)
Dava: Onur vekili avukat Batuhan
ile Ömer aralarındaki dava hakkında Ankara Sekizinci Asliye Hukuk
Mahkemesi'nden verilen 22.11.2005 tarih ve 397-160 sayılı hükmün Dairemizin
28.02.2008 tarih ve 13511-2708 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti.
Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya
incelendi, gereği konuşuldu.
Karar: Davacı, 02.06.2004 tarihli
vekaletname gereğince davalının vekili sıfatıyla Ankara Birinci Asliye Ticaret
Mahkemesi'ne ait 2005/163 esas sayılı davayı takip ederek davalı lehine
sonuçlandırdığını, vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin
hakları saklı kalmak üzere, 5.500,00 YTL vekalet ücreti alacağının tahsilini
istemiş, birleştirilen davasında ise, davalı lehine sonuçlanan Ankara Birinci
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2005/163 E. sayılı ilamındaki alacağın tahsili
için Ankara Ondördüncü İcra Müdürlüğü'nde başlatmış olduğu 2005/5381 E. sayılı
icra takip dosyası nedeniyle İcra Müdürlüğü'nce tahakkuk ettirilen ve karşı
yandan tahsili gereken icra vekalet ücretinin davalı tarafından tahsil edildiğini
ileri sürerek, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 5.165,00
YTL vekalet ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Ankara Birinci Asliye
Ticaret Mahkemesi'ne ait 2005/163 esas, 2005/319 karar sayılı ilam ile dava
vekalet ücreti alacağı olarak 5.500,00 YTL'nin karşı yandan tahsiline karar
verildiğini, ancak söz konusu bu kararın, sadece <faiz oranı>
gerekçesiyle bozulan ilk hüküm sonrası verilen ikinci karar olduğunu, bozmadan
önceki karar ile de alacağının hüküm altına alınıp, 3.400,00 YTL vekalet
ücretine karar verildiğini, bu karar gereğince Ankara Dördüncü İcra
Müdürlüğü'nün 2003/8465 E. sayılı icra takip dosyası ile başlatılan icra
takibinde, asıl alacak ve ferileriyle birlikte, hükmedilen vekalet ücretinin de
tahsil edildiğini, davacının bu tahsilattan her türlü alacağını aldığını, eski
hükmün devamı niteliğinde bulunan ikinci kararın, yine aynı icra dosyası
üzerinden takip edilmesi gerekirken davacının kötü niyetle ayrı ayrı takipler
başlattığını, davacının önceki kararla tahsil edilen vekalet ücretini mahsup
etmeden ayrı bir takip başlatması nedeniyle güven duygusunun zedelendiğini, bu
nedenle de davacıyı haklı olarak azlettiğini savunarak, davanın reddini
dilemiştir.
Mahkemece, azlin haksız olduğu kabul edilerek, asıl dava yönünden, talep edilen dava vekalet ücreti ve karşı yana tahmili gereken vekalet ücreti nedeniyle toplam 10.120,00 YTL'nin, birleşen dava yönünden de, icra vekalet ücreti ve icra karşı yana tahmili gereken vekalet ücreti olmak üzere toplam 10.228,20 YTL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalının temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, bu kez davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1- Temyiz
ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında Usulün 440. maddesinde
sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan davacının aşağıdaki bendin
kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme taleplerinin REDDİNE.
2- Davacı, Ankara Sekizinci Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin 2005/397 E. sayılı dosyası üzerinden açmış olduğu asıl davasında,
davalının vekili sıfatıyla takip ettiği Ankara Birinci Asliye Ticaret
Mahkemesi'nin 2005/163 E. sayılı dosyası nedeniyle, fazlaya ilişkin haklarını
saklı tutmak suretiyle 5.500 YTL vekalet ücretinin ödetilmesini istemiş,
birleştirilen 2005/454 E. 2006/21 K. sayılı dava ile de, Ankara Birinci Asliye
Ticaret Mahkemesi'nin 2005/163 E. sayılı ilamıyla Ankara İcra Müdürlüğü'nün
2005/5381 E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatmış olması nedeniyle, yine
fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 5.165,00 YTL icra vekalet
ücreti alacağının ödetilmesini istemiş, 05.02.2007 tarihli bilirkişi raporunda,
asıl dava yönünden inceleme yapılarak asıl dava nedeniyle 11.020,00 YTL,
birleşen dava nedeniyle de 5.165,00 YTL olmak üzere davacının toplam 16.185.00
YTL vekalet ücreti talep edebileceği konusunda görüş bildirilmesi üzerine de,
davacı tarafından verilen 12.02.2007 tarihli birinci ıslah dilekçesi ile
davanın bu miktar üzerinden ıslah edildiği bildirilmiştir. Bilirkişilerden
alınan 19.03.2007 tarihli ek raporda ise, bu kez birleşen dava yönünden
inceleme yapılarak, raporun sonuç kısmında, davacının asıl davada 11.020,00 YTL
vekalet ücretine hak kazandığı tekrarlanıp, birleşen davada ise 10.228,20 YTL
vekalet ücreti talep edebileceği açıklanmış olup, bundan sonra davacı
tarafından verilen 20.03.2007 tarihli ikinci ıslah dilekçesi ile de davanın,
birleşen dava yönünden raporda belirtilen miktar üzerinden ıslah edildiği
bildirilmiştir. Görüldüğü üzere davacı tarafından 05.02.2007 tarihli ilk
bilirkişi raporu üzerine verilen 12.02.2007 tarihli birinci ıslah dilekçesinin
asıl dava nedeniyle, 19.03.2007 tarihli ek rapor üzerine verilen 20.03.2007
tarihli ikinci ıslah dilekçesinin ise birleşen dava nedeniyle verilmiş olduğu
anlaşılmaktadır. Her ne kadar 12.02.2007 tarihli birinci ıslah dilekçesinde
davacı, <...birleşen iki davayı bilirkişi raporunda belirtilen alacağımıza
göre ıslah ediyoruz.> açıklamasında bulunmuş ise de, 05.02.2007 tarihli
bilirkişi raporunda, sadece asıl dava yönünden inceleme yapılmış olması, hesaplanan
toplam alacak miktarı için de birleşen dava miktarının dava dilekçesindeki gibi
5.165,50 YTL olarak belirtilmiş olması karşısında, davacının 12.02.2007 tarihli
ıslah dilekçesi ile, <her iki dava yönünden de davasını ıslah ettiğini>
kabule olanak bulunmamaktadır. Nitekim 20.03.2007 tarihli ikinci ıslah
dilekçesiyle, davanın <birleşen dava yönünden ıslah edildiği> de açıkça
belirtilmiştir. Davaların birleştirilmesi durumunda, sadece yargılama süreci
birleştirildiğinden, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil
davalar olmaları nedeniyle, her dava için bir kez yapılması koşuluyla,
davaların ayrı ayrı ıslahı mümkündür. Bu durumda HUMK'nın 83/son fıkrası
gereğince geçerli olmayan <birden fazla ıslah>tan da söz edilemez. O
halde eldeki davada da ikinci kez yapılmış bir ıslah söz konusu olmayıp, asıl
ve birleşen davaların ayrı ayrı ıslahları söz konusu olduğundan, Dairemizin
28.02.2008 tarih ve 2007/13511 E. 2008/2708 K. sayılı bozma ilamının (3) nolu
bendinde belirtilen <davacının ikinci kez ıslah isteminde
bulunamayacağına> ilişkin bozma nedeni, zühule dayalı olup, davacının bu
hususla ilgili karar düzeltme talebinin kabulüne, ilgili bölümün Dairemize ait
ilamdan çıkarılmasına, mahkeme kararının ilamda belirtilen (1), (2) ve (4) nolu
bentler gereğince bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: (1) no'lu bent gereğince davacının diğer karar düzeltme taleplerinin reddine, (2) no'lu bent gereğince yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 28.02.2008 tarih ve 2007/13511 E. 2008/2708 K. sayılı bozma ilamının ıslahla ilgili olan (3) no'lu bendinin ilamdan çıkarılmasına, mahkeme kararının ilamda belirtilen (1), (2) ve (4) no'lu bentler gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.09.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz başarılı bir şekilde yöneticilerimize iletilmiştir. Denetimden geçtikten sonra en kısa sürede ilgili yazımızın altında görüntüleyebilirsiniz.